Sabah gazetesinin yazarı Yavuz Donat Kahramanmaraş depreminde, sahadaki emek sahiplerine yer verdi. Yazıdında; Süleyman Soylu, Ali Fuat Atik, Ahmet Misbah Demircan ve Tuncay Sonel gibi devlet adamlarının fedakarlıklarında bahseden Donat, “Bu ülke için… Deprem bölgesi için… Karda, kışta fedakârca görev yapanları unutmayalım. Onlar… Kırıkhan’da, Samandağ’da, Besni’de, Kahta’da, Elbistan’da, Pazarcık’ta, Battalgazi’de, Doğanşehir’de… Deprem çadırlarında günlerce yattılar. Törenlerde… Onlardan bir kuru teşekkürü esirgemeyelim.” dedi.
Sabah yazarının ““Onları” unutmayalım başlıklı” yazısı şöyle:
Geçen hafta, deprem bölgesinde dolaşırken… Asrın depreminde kaybettiğimiz canlar için düzenlenen anma törenlerini takip ederken… Eski bir filmi izlercesine; Aklımdan, fikrimden, gözlerimin önünden, pek çok isim ve resim geçti… Onları da… Hatay’da, Kahramanmaraş’ta, Adıyaman’da, depremin yıktığı yerlerde görmek isterdim. Zira… Onlar… Asrın depreminde… Toz, toprak içinde… Enkaz kaldırıyorlardı… Depremzedelere yardım için çırpınıyorlardı… Günlerce traş olamadan, banyo yapamadan… Kimi çadırda kalıyordu, kimi aracının arka koltuğunda sabahlıyordu. Ama… Hiçbirini… 6 Şubat anmalarında göremedim… Ve…
Ferdi Özbeğen’in bir şarkısı kulaklarımda çınladı:
“Gün ışığında yola koyuldum… Elimde kandil, gözümde mendil… Vefa arıyorum.”
İLTİFATA TABİ MARİFET
Aralarında bakan olanlar da vardı… Vali veya belediye başkanı da.
Onlarla… 6 Şubat 2023’ten sonra… İllerde, ilçelerde, köylerde karşılaştım.
Kimi, arama-kurtarma ekipleriyle birlikteydi… Kimi, enkaz kaldıranlara destek veriyordu… Kimi, deprem mezarlığında acıları paylaşıyordu.
Hangi birini yazayım?
Süleyman Soylu… Adil Karaismailoğlu… Hüseyin Kürşat Kırbıyık… Mehmet Aktaş… Orgeneral Arif Çetin… Hayrettin Güngör… Tuncay Sonel… Kadir Kara… Gökmen Çiçek… Turan Güler… Orgeneral Metin Gürak… Ahmet Misbah Demircan… Ziya Polat… Ali Fuat Atik… Ömer Faruk Coşkun… Çetin Oktay Kaldırım… Hüseyin Engin Sarıibrahim… Onlar… Adını yazamadıklarım da var… Deprem bölgesinde, hayat normale dönüyorsa… Kimse, aç ve açıkta değilse… Onların hiçbir karşılık beklemeden yaptıkları hizmet, her türlü takdir ve övgünün üzerinde.
ALİ FUAT ATİK
Henüz birkaç aydır… Kanser tedavisi görüyordu… Kemoterapi… Radyoterapi. Tozdan, topraktan uzak durması, kalabalığın arasına girmemesi gerekiyordu. Denizli Valisi idi… Depremden hemen sonra Hatay’a gelmişti… Koordinatör Vali olarak.
Denizli’yi… Hatay’a taşımıştı… TIR dolusu havlu… Çocuk bezi… Temizlik malzemesi… Yiyecek… Giyecek… Enkaz altından cesetler çıkıyordu… İsim tespiti… DNA… Cenazenin yıkanması… Namaz… Defin. Kimsesizler mezarlığında karşılaşmıştık… Mezarlık işçisi gibiydi. Deprem görevi bitti… Ameliyat oldu… Ve çok şükür iyi. O şimdi… Mülkiye Başmüfettişi.
SÜLEYMAN SOYLU
İçişleri Bakanı’ydı… Kahramanmaraş’ı mesken tutmuştu… Jandarmada yatıp, kalkıyordu.
Sabahın köründe toplantı. Sonra… Helikopter… Bütün gün dolaşıyordu… Hatay… Adıyaman… Malatya… İl il, ilçe ilçe… Köylere gidiyordu.
Deprem bölgesinde izi de var, tozu da.
ÖMER FARUK COŞKUN
Asrın depreminin merkez üssü Kahramanmaraş’ın valisi. Depremde… Valilik konağı yıkılmadı… Fakat; Vali… Konağı terk etti… Depremzedelerin arasına girdi. Araçta yattı… Çadırda kaldı.
Eşi Sevilay Coşkun… Konağı, depremzede şehit eşlerine, engelli kadınlara… Korunmaya muhtaç annelere, ninelere açtı. Konak… Kadınlar oteli gibiydi. Kahvaltı… Banyo… Doktor… İlaç… Psikolojik destek. Şimdi… Denizli Valisi.
CEVDET ATAY
Deprem sonrası… Yollarda 81 plakalı TIR… O kadar çoktu ki. Hatay’a, Malatya’ya, Osmaniye’ye… Konteyner taşıyorlardı… Banyolu, mutfaklı. Plakaları 81… Düzce… Hemen gitmiştim.
Vali Cevdet Atay… Kimseden emir, talimat beklemeden sanayi bölgesindeki boş fabrikaları, depoları konteyner üretim tesisi yapmış.
4 fabrika… Tam kapasite çalışıyor.
Her gün 70 TIR deprem bölgesine konteyner taşıyor… Her TIR’da 2 konteyner.
Geçen hafta deprem bölgesinde… O konteyner evleri gördüm… Üzerinde “Bayrak… T.C…
İçişleri Bakanlığı… Düzce Valiliği.” Düzce’den… Şırnak Valiliği’ne atandı… Sonra da Mülkiye Başmüfettişliği ‘ne.
HÜSEYİN KÜRŞAT KIRBIYIK
Depremden hemen sonrası… Hatay’da, enkazların arasında gördüm… Tanıyamadım.
Maskeliydi… Mühendis sandım… Ya da hafriyatçı… İşçi… Toz toprak içindeydi.
Edirne Valisi’ydi. Koordinatör Vali olarak Hatay’daydı. Edirne’nin imkanları… Araç… Yiyecek… Giyecek… Hatay’a taşınıyordu.
Depremin ikinci günü geldiği Hatay’dan… 27 Nisan’da evine döndü. Dile kolay… 77 gün… Hatay’da yatıp, kalkmıştı…
Şimdi… Sağlık Bakanı Yardımcısı.
TUNCAY SONEL
Seneler önceydi… Of Kaymakamı iken tanışmıştık.
Tunceli’ye sınıf atlatan vali.
Sonra… Ordu Valisi oldu.
Asrın depreminde Adıyaman’daydı… Koordinatör Vali olarak.
Gören, “Vali” demezdi… Ben de dememiştim… Kılık, kıyafet, saç, baş birbirine karışmış… Tıraşsız… Koşturan bir adam… “Şantiye şefi” zannetmiştim.
Devlet hizmetinde nöbet değişimi… Bugün… Mülkiye Başmüfettişi.
TURGUT ALTINOK
Keçiören Belediye Başkanı’ydı… Deprem sabahı, seferberlik çağrısı yaptı… Gençler, koşuşup geldiler.
Altınok… Hemen bir gönüllüler gurubu kurdu… Yüzlerce genç.
İstikamet… Deprem bölgesi.
Görev… Arama… Kurtarma… Depremzedelere yardım. Gençler… Aylarca görev yerini terk etmediler.
Ortalık sakinleşince… Turgut Altınok gönüllülere ödül vermek istedi.
Gönüllüler:
“Başkanım… Ödül olarak, bizi Çanakkale’ye gönderin.”
AHMET MİSBAH DEMİRCAN
Beyoğlu Belediye Başkanı iken tanımıştım.
Sosyal Market Vakfı kurmuştu. Zenginden alıyor, fakir, fukaraya… Garibana… Şehit ve gazi yakınlarına dağıtıyordu… 20 bin aileye.
Sonra… Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı oldu. Ve… Asrın depremi… Adıyaman’da karşılaştık. Baktım… “Marketçi” olmuş… Tam 5 sosyal market.
Makarna… Zeytinyağı… Şeker… Manto… Gömlek… Ayakkabı… Kazak… Ekmek… Bulgur… Reçel… Salça… Zeytin… Peynir…
AFAD’a kayıtlıysan… T.C. kimlik numaranı söyle… Sosyal Market’ten ihtiyaçlarını al, git.
Takılmıştım: – Deprem bölgesi görevi bitince market işletmecisi olmalısın.
Marketçi olmadı… Tunus Büyükelçiliği’ne atandı.
VEFA… MİLLETİN TARLASI
Meşhur söz… Mahkeme, kapıya mülk değildir… Devlet görevi ömür boyu sürmez… Gelip, geçicidir.
Bugün… Bakansınız… Ya da vali… Yarın, nöbet değişimi.
Devlete küsülmez.
Görevden alınan çok kişi, daha sonra, daha yüksek mevkilere/makamlara gelmişlerdir.
Üzerinde durmak istediğimiz konuya gelince;
Bu ülke için… Deprem bölgesi için… Karda, kışta fedakârca görev yapanları unutmayalım.
Onlar… Kırıkhan’da, Samandağ’da, Besni’de, Kahta’da, Elbistan’da, Pazarcık’ta, Battalgazi’de, Doğanşehir’de… Deprem çadırlarında günlerce yattılar.
Törenlerde… Onlardan bir kuru teşekkürü esirgemeyelim.
Depremin sarstığı 11 ilde… 101 ilçede… 7 bin 967 köyde… İsimlerini, bir parka, caddeye, sokağa, sağlık ocağına, okula, otobüs durağına verelim.
Vefa… Sadece… İstanbul’da bir semt adı olmamalı.
Voltaire’nin sözü… “Vefa, milletin tarlasıdır.”
Ahmet Misbah Demircan Büyükelçimizden ve tüm emeği geçenlerden Allah razı olsun.
Acılar hiçbir zaman unutulmamalı
Depremde Allah’ın rızasını kazanmak için olağanüstü çalışarak mevcut görevlerini de aksatmaktan hizmet veren devlet büyüklerimizin tekrardan üst görevler almalarını hizmetlerine devam etmelerini isteriz .