Neredeyse her hafta sonu başta Filistin’e destek gösterileri olmak üzere eylemlere ve farklı gruplara ev sahipliği yapan Londra Trafalgar Meydanı ve Whitehall 13 Eylül’de yine gösterilerle kaynadı.
Neredeyse her hafta sonu başta Filistin’e destek gösterileri olmak üzere eylemlere ve farklı gruplara ev sahipliği yapan Londra Trafalgar Meydanı ve Whitehall 13 Eylül’de yine gösterilerle kaynadı.
Son zamanlarda hızla tırmanan aşırı milliyetçilik akımına kapılanlar Birleşik Krallık bayraklarından yapılan şemsiye, şapka ve tişörtlerle, arada göze çarpan Amerika ve İsrail bayraklarıyla sokakları doldurdu, göçmenlik karşıtı sloganları ve Başbakan Keir Starmer’a yönelik eleştirileri caddelerde haykırdılar.
Yaklaşık 300 bin kişinin katıldığı gösteri İngiltere tarihindeki en büyük milliyetçi gösteri olarak kayıtlara geçti. Organizatör sağcı aktivist Tommy Robinson’du. Zaman zaman gerilimin arttığı gösteride 26 polis yaralandı, 20 kişi tutuklandı. Yetkililer, birçok katılımcı barışçıl protesto hakkını kullansa da önemli bir grubun çatışma amacıyla geldiğini vurguladı.
Sadece Londra değil ülke geneline yayılan gösterilerde sığınmacıların otellerde ağırlanmasına ve onlara tanınan ayrıcalıklara karşı çıkılıyor ve hükümetin göç politikaları hedef alınıyor.
Southport saldırısı
Hatırlanacağı gibi geçen yıl temmuz sonunda Southport’da bir dans okuluna yapılan saldırıda 3 kız çocuğu bıçaklanarak yaşamını yitirmiş, 11 çocuk ve onları korumaya çalışan 2 öğretmen yaralanmıştı. Tutuklanan 17 yaşındaki zanlının botla İngiltere’ye gelen bir sığınmacı olduğu haberinin yayılmasıyla milliyetçi gösteriler baş göstermiş, bir cami hedef alınmış ve bazı dükkânlar yağmalanmıştı. Ancak daha sonra zanlının ailesinin Ruanda’dan gelip Galler’e yerleştiği ve kendisinin orada doğduğu açıklanmıştı.
Bayraktan elbise
Milliyetçi gösterileri tetiklediğine işaret edilen bir olay da geçtiğimiz temmuz ayında yaşanmıştı. 12 yaşındaki genç kız Cortney Wright, okulundaki bir kültürel etkinliğe Birleşik Krallık bayrağından yapılan elbisesiyle gitmişti. İngiliz tarihi ve kültürü konulu bir konuşma yapmak istemiş ancak öğretmenleri elbisesinin siyasi mesaj içermesi nedeniyle kabul edilemeyeceğini söyleyerek konuşmasına izin vermemişti. Akabinde babası haksızlığı içine sindiremediği için olayı her mecrada paylaşmıştı.
En büyük destek önce milliyetçi aktivist Tommy Robinson’dan gelmişti. Farklı kültürlerden çocukların kendi geleneksel kıyafetleriyle katılması teşvik edilirken kızının İngiliz bayrağını giymesiyle ayrımcılığa uğradığını savunan babaya ülke çapında destek yağmıştı. Okul yönetimi özür üstüne özür dilese de fayda etmemiş, bu kıvılcımlar ateşi tutuşturmuştu.
Aynı anda iki protesto
Bu olaylara herkes üzülse de aşırı milliyetçi tutumlara katılmayan, ırkçılığa karşı duran bir çoğunluk var. Onlar göçmenlere yönelik artışa yönelik nefret söylemini kınıyor, birlik, dayanışma çağrısı yapıyor.
İlginçtir ki milliyetçilik karşıtları da aynı gün “Stand Up To Racism UK” olarak çok yakın mekânlarda toplandı. Diğer gruba göre yalnızca 5 bin kişiyle azınlıktaydılar. Birleşik Krallık’ın bölünme siyaseti yerine kapsayıcılığı benimsemesi gerektiğini savunuyorlardı. Bazı milletvekilleri de dayanışma için o grubun yanında durarak “Nefretle bir yere varılmaz” çağrısı yaptı. Aynı anda yapılan karşıt iki grubun gösterisinde en zor görev polisindi. Grupların çatışmasını önlemek için karşıt gösteride yer alanların etrafını çevirerek milliyetçi grup dağılana kadar çıkmalarına izin vermedi.
Aşırı sağcı gösteriye video bağlantısı ile katılıp hariçten gazel okuyan Elon Musk, İngiltere’deki kontrolsüz göçü eleştirip “Şiddeti seçin ya da seçmeyin size gelecektir. Karşılık vermezseniz yok olursunuz” sözleriyle şiddete teşvik ve kamu güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle eleştirildi.Başbakan Keir Starmer, milliyetçi mitingi “plastik vatanseverlik” olarak nitelendirdi.
Ulusal Eğitim Sendikası ise “Birleşik Krallık’ta esmekte olan aşırı sağcı dalgayı tersine çevirmek zorunda olduklarını, eli kolu bağlı durmanın, bir seçenek olmadığını ifade etti.