Dünya genelinde en yaygın ölüm nedeni olan kalp ve damar hastalıkları, artık sadece yaşlıları değil gençleri de etkiliyor. 45 yaş altındaki kişilerde bu hastalıkların görülme oranı günden güne artıyor.
Kalp ve damar hastalıkları, dünya genelinde ölüm sebepleri arasında ilk sırayı alıyor. Her yıl 17 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oluyor. Bu çarpıcı rakam, kalp sağlığını korunmanın hayati önemini gözler önüne seriyor.
Kalp ve damar hastalıkları sadece yaşlı bireyleri değil, genç yaş gruplarını da tehdit ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü ve diğer küresel sağlık kuruluşları kalp ve damar hastalıklarına dikkat çekerek farkındalığı artırmak amacıyla her yıl 29 Eylül’ü “Dünya Kalp Günü” olarak kutluyor.
Etkinlikler ve bilinçlendirme kampanyaları ile kalp sağlığını korumak için yapabilecekler anlatılıyor. Biz de bugüne özel hazırladığımız haberimizde özellikle genç yaşlarda görülen kalp hastalıklarının sebeplerini ve korunma yollarını Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Anıl Şahin’le konuştuk.
Östrojen hormonu menopoza kadar kadınlarda kalp ve damar hastalıkları açısından koruyucu bir etkiye sahip, bu sebeple genç yaştaki erkeklerde daha fazla kalp ve damar hastalığı riski ortaya çıkıyor.
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Anıl Şahin
Kalp hastalıkları 45 yaşın altına indi
Kalp ve damar hastalıklarının öteden beri 45 yaş altında görülmediği yönünde bir algı olduğunu ifade eden Doç. Dr. Şahin, “Fakat son yıllarda yapılan çalışmalar ve değerlendirmeler gösterdi ki 45 yaş altında da kalp ve damar hastalıkları oluşabiliyor. Değişen yaşam şartları nedeniyle de giderek sıklığı artıyor” diyor.
Bu da beraberinde genç yaştaki insanların kalp ve damar hastalıklarına karşı nasıl korunması gerektiği sorusunu getiriyor. Doç. Dr. Şahin, “Genç yaşta kalp ve damar hastalığı ortaya çıkması noktasında özellikle kişilerde risk oluşturan etkenler dikkate alınmalı” uyarısı yapıyor.
Erkekler kadınlara oranla daha fazla risk taşıyor
Doç. Dr. Şahin genç hastalar arasında erkeklerin daha fazla risk altında olduğunu söylüyor.
Sebebini, “Östrojen hormonu menopoza kadar kadınlarda kalp ve damar hastalıkları açısından koruyucu bir etkiye sahip, bu sebeple genç yaştaki erkeklerde daha fazla kalp ve damar hastalığı riski ortaya çıkıyor” şeklinde açıklıyor.
Gençlerde sigara kullanımı da büyük bir risk faktörü. “Özellikle damarda yağlanma ve sertleşme başlamasa bile sigara damar içinde direkt olarak pıhtılaşma oluşturarak kalp krizi ve kalp ilişkili hastalıklara sebebiyet veriyor” diyen Doç. Dr. Şahin, önemli bir detayın altını çiziyor:
“Sigaradan bahsederken bazı hasta gruplarında özellikle elektronik sigara kullanımı ile ilişkili sorular tarafımıza iletiliyor. Bu konuda yanlış kanı, elektronik sigaranın daha sağlıkla olduğu yönünde… Fakat bu düşünce doğru değil.
Elektronik sigara kullanımı da tıpkı normal sigara gibi hastalarda riski artırıyor. Şu unutulmamalıdır ki, dünyada kalp ve damar hastalığı nedenli her beş ölümden biri sigara ve tütün ürünleri ile ilişkili.”
Hareketsiz yaşam sigara kadar riskli
Modern çağın en önemli sorunlarından olan hareketsiz yaşam da en az diğer risk faktörleri kadar önemli… Öyle ki Doç. Dr. Şahin, “Fiziksel aktivitede kısıtlılık neredeyse sigara kullanımı kadar risk oluşturuyor” vurgusunu yaparak sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu nedenle biz hastalarımıza sağlıklı yaşam için haftanın en azından beş günü yarım saat ile bir saat arası orta yoğunlukta egzersiz öneriyoruz. Bu egzersizlerin sadece kalp sağlığı açısından değil, şeker metabolizması, yağ metabolizması, tansiyon ve psikolojik sağlık açısından da çok faydalı olduğu unutulmamalı.”
Elimizdeki veriler gösteriyor ki, Türkiye’de yaşayan her üç kişiden ikisi kilolu, her üç kişiden biri de obez olarak tanımlanıyor. Bu da genç nüfusta kalp ve damar hastalıkları riskini belirgin olarak artırıyor.
Obezite kalp ve damar hastalıklarını artırıyor
Beslenme de kalp ve damar hastalıkları açısından önemli bir faktör… Bu konuda özellikle giderek artan işlenmiş gıda ve hazır yemeğe dikkat çekiyor Doç. Dr. Şahin:
“Azalan doğal ve organik beslenme nedenli toplumlarda hem beslenme alışkanlıkları değişiyor hem de obeziteye yatkınlık artıyor. Anadolu yemek kültüründe yoğun olarak yer edinmiş hamurlu ve yağlı yiyecekler de bu yatkınlığı artırıyor.”
Doç. Dr. Şahin beslenme alışkanlıklarının kalp sağlığı üzerinde etkisinin son derece büyük olduğunun altını çizerek, “Elimizdeki veriler gösteriyor ki, Türkiye’de yaşayan her üç kişiden ikisi kilolu, her üç kişiden biri de obez olarak tanımlanıyor. Bu da genç nüfusta kalp ve damar hastalıkları riskini belirgin olarak artırıyor. Yine bu beslenme alışkanlıkları toplumda giderek daha genç yaşta görülen tansiyon ve şeker hastalıklarına ön ayak oluyor” diyor.
Bir diğer nokta ise ailesel faktörler… Özellikle birince derece yakınında erkeklerde 55 yaş, kadınlarda ise 65 yaş altında kalp ve damar hastalığı öyküsü olan bir kişinin yaşıtlarına göre riski artıyor. Bu nedenle aile öyküsü olan kişilerin özellikle dikkatli olması gerekiyor.
COVID-19 ya da aşılar kalp hastalıklarına sebep oldu mu?
Kalp hastalıklarının genç yaşlara kadar inmesi özellikle son zamanlarda halk arasında yaygın bir görüşe sebep oldu. O da COVID hastalığının ya da aşılarının gençlerde kalp ve damar hastalığını artırdığı… Peki, bu yorum ne kadar doğru? Yanıtını Doç. Dr. Şahin’den öğreniyoruz:
“Bu düşünce ya da görüş çok doğru değil, bu konuda doğru yorum yapabilmek için bilimsel, güvenilir ve çok merkezli çalışmaları dikkate almak lazım. Bu yıl uluslararası ‘Heart’ dergisinde yayınlanan bir çalışmada yaklaşık 10 milyon aşı olan ve 10 milyon aşı olmayan kişi karşılaştırılmış.
Yapılan araştırmada aşı olan grupta kalp hastalıkları ve pıhtılaşma ilişkili hastalıklar daha az saptanmış.
Bu çalışmalar gösteriyor ki, toplumda olan bu yanlış algıyı destekleyecek veri bulunmadığı gibi, bilimsel olarak tam tersi yapılan aşının kalp ve damar hastalıkları ve pıhtılaşma ilişkili hastalıkları azalttığı gösterilmiş.”