İBB’deki “yolsuzluk” soruşturmasına ilişkin hazırlanan iddianame, Ekrem İmamoğlu’nu “çıkar amaçlı suç örgütü” kurmakla suçluyor. Savcılık, 402 sanıklı dosyada altı yöneticili bir yapı tarif ederken, İmamoğlu tüm iddiaları siyasi nitelikli olduğunu söyleyerek reddediyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki (İBB) “yolsuzluk” iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianame bir “örgüt” iddiasına odaklanıyor.
İddianamede “İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü” olarak tarif edilen “yapının” başında, görevden alınan belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bulunduğu öne sürülüyor.
Savcılık iddianameye konu olan “örgüt” içinde altı yöneticiden oluşan bir hiyerarşi olduğunu, ayrıca 14 “özel vasfa haiz” üye olduğunu iddia ediyor.
Savcılığa göre soruşturma kapsamındaki 402 sanıktan 99’u “örgüt” üyesi.
İstanbul Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan İmamoğlu, hakkındaki tüm iddiaları reddediyor, davanın siyasi olduğunu savunuyor.
İmamoğlu iddianamenin açıklanması sonra yaptığı ilk değerlendirmede “Yazdığınız iddianame; insanları tehdit ederek, rehin alarak, baskıyla iftiraya zorlayarak, kuyruk kuyruğa dizip bağladığınız yalanlardan ibarettir” dedi.
BBC Türkçe, yaklaşık 3 bin 900 sayfalık metinde savcılığın nasıl bir “örgüt” yapılanması iddiası ortaya koyduğunu inceledi.
“Silahlı değil”
İddianamenin ilk bölümünde, var olduğu öne sürülen “örgütün” yapılanması ve özellikleri tarif ediliyor.
Bu bölümde “örgütün” silahlı olmadığı, maddi menfaat ve çıkar amaçlı kurulduğu belirtiliyor.
“Yönetici ve üye kadrosundaki” kişilerin bir kısmının kamuda çalışması nedeniyle gerçekleştirilen eylemlerde makamlarının kendilerine sağladığı gücü kullandıkları savunuluyor.
Bu “yapıya” doğrudan ya da dolaylı olarak para aktarmak zorunda kalan mağdur kişilerin “örgütün” kamusal gücünden korktukları öne sürülüyor.
“İmamoğlu’nun Beylikdüzü dönemine uzanıyor”
İddianamede, “örgütün” temellerinin İmamoğlu’nun 2014 yılında Beylikdüzü belediye başkanı seçilmesinden sonraki dönemde atıldığı öne sürülüyor.
İmamoğlu’nun 2015 yılında ruhsat, imar, iskan gibi işlemlerde “usulsüzlükler yaparak firma sahiplerinden maddi menfaat temin eden bir yapılanma kurduğu” iddia ediliyor.
Savcılık, 2015-2019 arasındaki süreçte “örgütün, rüşvet ve suç gelirlerini aklama suçları başta olmak üzere çeşitli suçlara vücut veren 14 eyleminin tespit edildiğini” savunuyor.
İddianamede, bu eylemlerin tümüne İmamoğlu’nun bizzat iştirak ettiği ve “örgüt yönetici ve üyelerini” yönlendirdiği öne sürülüyor.
2019 sonrası için “ahtapot” benzetmesi
Savcılığın iddiasına göre İmamoğlu, “örgütün” eylemleri neticesinde elde ettiği maddi menfaati, 2019 yılında İBB Başkanı seçilebilmek amacıyla kullandı.
İddianamede, İmamoğlu’nun seçilmesinin ardından “örgütün” faaliyet alanını genişlettiği, suçtan kaynaklanan kazancını artırdığı öne sürülüyor.
Metinde, “İmamoğlu’nun, İBB şemasında yer alan birimlerden sorumlu örgüt yöneticilerini belirledikten sonra her bir örgüt yöneticisine bağlı hareket eden örgüt üye sayısını artırarak faaliyetlerini sürdürdüğü” savunuluyor.
Savcılık bu süreçte “örgütün ahtapotun kolları gibi geliştiğini” iddia ediyor.
“Sistem” ve “eylemler”
Savcılık, “örgütün” elde ettiği maddi kazancı “sistem” kavramıyla açıklıyor.
Buna göre “örgütün” aldığı ihalelerden, usule aykırı verilen ruhsat ya da imar izinlerinden gelen paranın yüzde 10 ila 15’lik kısmı “sisteme” aktarılıyordu.
Savcılığın iddiasına göre “örgüt”, son dönemde cumhurbaşkanlığı adaylığı için oluşturulmak istenen fonu tamamlamak için eylemlerine devam etti.
İddianameye göre “örgüt” şu tür faaliyetlerde bulunuyordu:
• Belediyelerden, İBB ve iştiraklerinden, “örgüt lideri” ya da yöneticilerle bağlantılı iş insanlarına ihaleler aldırmak
• Paravan şirketler üzerinden ihaleler almak
• İş insanlarının iskan, imar veya ruhsat başvurularında rüşvet vermek zorunda bırakılması
• Usule aykırı şekilde ruhsatlanan ve işletmeye açılan hafriyat döküm sahalarından gelir elde edilmesi
• Boğaziçi İmar Müdürlüğü bünyesinde, İstanbul Boğazı’ndaki yapıların tamirat, tadilat ve ruhsatlandırma işlemlerinden gelir elde edilmesi
CHP’nin Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi İcra Kurulu Başkanı ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan BBC Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede yolsuzluk suçlamasından elde edildiği iddia edilen paranın bulunamadığını savundu.
Tezcan “Arazileri, tarlaları kazdılar ama ortada bir şey yok. Yani, ‘cinayet işlendi ama ceset yok’ durumu” dedi.
İmamoğlu dışındaki altı isim kim?
Savcılık, altı yöneticisi bulunan bir “örgüt” tarif ediyor ve iddianamede buna dair bir şema da yer alıyor.
İmamoğlu dışındaki “örgüt yöneticilerinin” Fatih Keleş, Murat Ongun, Adem Soytekin, Murat Gülibrahimoğlu, Hüseyin Gün ve Ertan Yıldız olduğu öne sürülüyor.
Savcılığa göre iş insanı Fatih Keleş, örgütün “en önemli yöneticisi” konumunda yer alıyor.
Keleş, İBB Başkanı olduğu dönemde İmamoğlu’nun danışmanlığını yaptı.
Ayrıca İBB Spor Kulübü’nün başkanlığını yürüttü.
23 Mart’ta tutuklanan Keleş, Kocaeli’ndeki 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde bulunuyor. Keleş, hakkındaki tüm suçlamaları kesin bir dille reddediyor.
Murat Ongun, İBB başkanlığı döneminde İmamoğlu’nun basın danışmanlığını yaptı, bir dönem İBB basın sözcülüğü görevinde bulundu ve İBB iştiraklerinden Medya AŞ’nin başında yer aldı.
23 Mart’ta tutuklanan ve Çorlu’daki Karatepe Cezaevi’nde bulunan Ongun da hakkındaki tüm iddiaları reddediyor.
Müteahhit Adem Soytekin, 23 Mart’ta tutuklandıktan bir süre sonra etkin pişmanlık hükümleri kapsamında ifade verdi.
Bu sebeple temmuz ayında “konutu terk etmeme” şeklindeki adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılan Soytekin daha sonra tekrar tutuklandı.
“Örgüt” yöneticisi olmakla suçlanan bir diğer isim ise iş insanı Murat Gülibrahimoğlu.
Hakkında yakalama kararı çıkartılan Gülibrahimoğlu, firari konumda ve konuyla ilgili kamuoyuna yaptığı herhangi bir açıklama bulunmuyor.
Hüseyin Gün’ün adı ise Türkiye kamuoyunun gündemine Ekim ayında ortaya çıkan casusluk soruşturmasıyla taşınmıştı.
30 Haziran’da “casusluk” soruşturmasında tutuklanan Gün, emniyet ifadesinde kendisine sorulan “örgüt” iddiası sorularına, “Ben kesinlikle İmamoğlu suç örgütü ya da başkaca bir örgüt içerisinde yer almadım” cevabı vermişti.
Savcılık, Ertan Yıldız’ın ise “örgütün” iştirak şirketlerden sorumlu yöneticisi olduğunu öne sürüyor.
İş insanı Yıldız, bir dönem İBB Meclisi İştirakler ve Bağlı Kuruluşlar Komisyonu Başkanlığı görevinde bulundu ve Bakırköy Belediyesi meclis üyesi olarak görev yaptı.
Ertan Yıldız, 21 Mart’ta tutuklandıktan sonra etkin pişmanlık hükümleri kapsamında ifade verdi ve sonrasında “konutu terk etmeme” şeklinde adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. 
“Özel vasfa haiz üye kadrosu”: Öne çıkan isimler kimler?
İddianamede yönetici oldukları iddia edilenler dışında bir “özel vasfa haiz üye kadrosundan” da bahsediliyor.
Bu kapsamda 14 kişinin ismi bulunuyor.
Görevden alınan ve yerine kayyum atanan eski Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, bu isimler arasında.
Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan Şahan, hakkındaki tüm iddiaları reddediyor.
Yine bu kişiler arasında, İmamoğlu’nun seçim kampanyası direktörü Necati Özkan da bulunuyor. Özkan’ın Hüseyin Gün ile birlikte hareket ettiği öne sürülüyor.
Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Özkan, hakkındaki tüm iddiaları reddediyor.
Ongun’a yakın bir isim olduğu öne sürülen, iletişim ve reklam alanındaki iş insanı Emrah Bağdatlı da yine listede yer alıyor.
Firari durumda olan Bağdatlı’nın yurtdışında olduğu öne sürülüyor.
Bağdatlı, X hesabından yaptığı açıklamalarla tüm iddiaları reddediyor.
İnşaat sektöründe faaliyet gösteren iş insanı Ali Nuhoğlu da bu isimlerden.
23 Mart’ta tutuklanan Nuhoğlu etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandı.
Bunun üzerine ilerleyen dönemde, “yurt dışı çıkış yasağı” ile “konutu terk etmeme şeklinde” adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı.
İmamoğlu İnşaat şirketinin genel müdürü Tuncay Yılmaz da bu listede.
23 Mart’ta tutuklanan ve Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde bulunan Yılmaz, suçlamaların asılsız olduğunu savunuyor.
Savcılığa göre İmamoğlu’nun “üç amacı”
İddianamede yer alan “örgütün” amacı bölümünde, İmamoğlu’nun asıl ve ilk amacının maddi zenginleşme olduğu, ikinci amacının ise elde edilen maddi sermaye ile CHP’yi ele geçirilmesi olduğu öne sürülüyor.
Üçüncü amaç cumhurbaşkanlığı adaylığı olarak tarif ediliyor.
Savcılığa göre cumhurbaşkanlığı makamı ile “örgütün” elde ettiği maddi kazancın artması, rüşvet, usulsüzlük ve yolsuzluk çarkının ülke geneline yayılması hedefleniyordu.
CHP Milletvekili Bülent Tezcan, iddianamenin “CHP’nin ve onun cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun siyaset yapmasını suç olarak nitelendirdiğini” savundu.

