Biyografiden öyküye, araştırmadan romana, anıdan şiire bu hafta da pek çok kitap okurla buluştu. İşte yeni çıkan kitaplar arasından sizin için seçtiklerimiz… Keyifli okumalar…

Annemin uyurgezer geceleri
(Ayfer Tunç)
Aileden miras alınan yüklerin, kuşaklararası çatışmaların ve bitmeyen bir aşkın romanı Annemin Uyurgezer Geceleri, Can Yayınları etiketiyle okurla buluşuyor. Ayfer Tunç, yeni romanında unutamayan bir belleğin kişisel muhasebesini, hayata rengini veren otuz yıllık güçlü bir aşkın anatomisini ve bir ülkenin toplumsal panoramasını sunuyor. Bireysel hatıraların nasıl toplumsal hafızaya dönüştüğünü güçlü bir edebiyat diliyle sorgularken, okurları bu ülkede kadın olmanın düşünmekten kaçındığımız gerçeğini de düşünmeye zorluyor… Annesinin uyurgezerliği bilinçdışının labirentlerinde kaybolduğu sanılan aile sırlarını açığa çıkarırken, buna tanık olan Şehnaz’ın belleği unutma yetisini kaybeder. Öğrendiği sırlar sadece aile sırları değildir, Osmanlı’dan günümüze uzanan toplumsal ve trajik bir kadınlık durumudur. Ekonomi profesörü Şehnaz kadınların yüzyıllardır süren yok-hayatlarını sorgularken, erkeklerin hayattan erken çekildiği kadıncıl ailesinin var olma sürecini bir akademisyen gözüyle ele alır…

Çatıkatı
(Marlen)
Marlen Haushofer’in Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitabı Çatı Katı, kadınlığın bastırılmış yankılarını sessizlikte arayan unutulmaz bir roman. Kısık sesli ama sarsıcı bir iç konuşma: Bir kadının kendi varlığını yeniden yazma hikâyesi. Haushofer’in metni bir basitlik ve vecizlik modeli, fakat cümlelerinin çizdiği resimler muamma dolu… Sessiz bir evde kendi sesini arayan bir kadın. Dış dünyanın beklentileri, evin gündelik düzeni, kocasının gölgesi arasında yavaşça silinen bir benlik… Ve o, bir gün çatı katına çekilir. Orası onun sığınağı olur: Düşünme, yazma ve hayal etme mekânı. İç özgürlüğünün kalesidir çatı katı. Oraya çekildiğinde artık kimsenin karısı, annesi, komşusu değildir. Yalnızca kendisidir. Çatı katının sessizliğinde düşünüp yazdıkları hem bir itiraf hem de direniştir. Ama bu sessizlik giderek derinleşir — dış sesler uzaklaşır, hatta bir gün tamamen kaybolur. Kadın duymamayı seçerek dünyayı susturur; çünkü ilk kez kendi iç sesini duymaktadır.

Prof. Do’nun göz kliniği
(Yoonha Byun)
Uzak Doğu edebiyatının en özgün seslerinden Güney Koreli yazar Yoonha Byun’un büyüleyici romanı Profesör Do’nun Göz Kliniği, okuru gerçekle hayalin sınırlarında dolaştıran bir kurguya sahip. Gözlerin, hatıraların ve ruhların birbirine karıştığı bu tuhaf klinikte her hastalık bir hikâye, her tedavi bir yüzleşmeye dönüşüyor. Profesör Do’nun Kliniği, insanın kendi karanlığıyla nasıl karşılaştığını, görmekle anlamak arasındaki farkı ve “iyileşmenin” ne anlama geldiğini sorgulayan bir roman. Rüya gibi bir anlatımın sinematografik sahnelerle birleştiği, psikolojik derinliği yüksek bu eser ölüm ve yaşamı, gerçekle yalanı, dostlukla yalnızlığı sorgulatan bir görü kitabı. Profesör Do’nun Göz Kliniği Nora Kitap etiketiyle raflardaki yerini alıyor…

Parazitler, göçler ve dünya tarihi
(William H. McNeill)
İnsanlık tarihinin büyük anlatısını bir bütün olarak gören ender tarihçilerden biri olan William H. McNeill, Timaş Yayınları’ndan çıkan ‘Parazitler, Göçler ve Dünya Tarihi’nde uygarlıkların kesişiminden doğan karmaşık küresel örüntüyü inceliyor. Antik imparatorlukların fetihlerinden veba salgınlarına, coğrafi keşiflerden sanayi devrimine uzanan geniş bir tarih çizgisi boyunca McNeill, insan topluluklarının birbirine bağlanma biçimlerini ve bu bağların nasıl hem gelişmenin hem de felaketin kaynağı olduğunu gösteriyor. Savaş, hastalık, ticaret ve kültürel etkileşimlerin birbirine dolandığı bu uzun hikâyede McNeill’in temel sorusu açık: “İnsanlık gerçekten tek bir topluluk haline gelebilir mi?”

Efsane Futbol 2
(Matt Oldfield)
Bazen bir gol sadece bir maçın değil; bir hayatın, hatta bütün dünyanın kaderini değiştirebilir! Futbol sadece bir spor değil… Bazen savaşı durduran bir barış dili, bazen kadınların eşitlik için verdiği mücadelenin sembolü, bazen de yoksul bir çocuğun hayallerine açılan kapı. Dünyanın dört bir yanından gerçek ve inanılmaz hikâyeler bu kitapta bir araya geliyor: “Futbol sayesinde barışın sağlandığı anlar, Cesur kadın futbolcuların değiştirdiği kurallar, Irkçılığa karşı atılan güçlü adımlar, Saha dışında da fark yaratan yıldızların ilham veren yolculukları…” Matt Oldfield’in Okuyan Us Yyaınları’ndan çıkan kitabı Efsane Futbol 2, genç okurlara futbolun hayatları ve toplumları nasıl dönüştürebileceğini eğlenceli, sürükleyici ve ilham verici bir dille anlatıyor…

Altına tapanlar
(Barış Topkaya)
Gutenberg etiketiyle raflardaki yerini alan Barış Topkaya’nın ilk romanı “Altına Tapanlar”, yüzyıllardır dünyayı karanlıktan yönetmeye çalışan “Altına Tapanlar” adlı kadim bir örgüt ile onlara karşı duran gizli bir gücün bitmek bilmeyen mücadelesini konu alıyor… Roman, okuyucuyu tarihin en kritik dönemeçlerine götürerek İstanbul’un fethindeki gizli müttefikler, Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinin ardındaki gerçek amaç ve Atatürk’ün Suriye cephesinde aldığı hayati kararlar gibi resmî belgelerin dışındaki sırları deşifre ediyor. Her sayfada yeni bir şifre ve yeni bir sır açığa çıkıyor. Günümüz dünyasında Wuhan, Kıbrıs, Vatikan, Libya, Hatay, Philadelphia, İstanbul ve Malta arasında kurulan bu geniş cephe hattında, tüm dünya için savaşan cesur bir alay süvarinin destansı mücadelesi okurla buluşuyor. Topkaya, okurlara tarihi sorgulatmayı ve “Okudukça şaşıracak, her sayfada tarihi yeniden sorgulayacaksınız” vaadini sunuyor.

Modern mimarlık
(Otto Wagner)
Mimarlık yazının temel metinlerinden biri olan Modern Mimarlık, özgün dilinden yapılan çevirisiyle Arketon yayınlarının son kitabı olarak raflardaki yerini aldı. Bir mimarlık tarihçisinin deyişiyle “19. yüzyılın son büyük mimarı, 20. yüzyılın ise ilk büyük mimarı” olan Otto Wagner’in ikinci basıma yazdığı önsözde dile getirdiği arzusu doğrultusunda kitapta, usta mimarın tüm çalışmalarının fotoğraflarına yer veriliyor. Fotoğraflar metne paralel bir düzende akarak Wagner’in sözüne eşlik ediyor. Kitabın editörlüğünü üstlenen Aykut Köksal, 1896’da yayınlanan Modern Mimarlık için, “Modern Mimarlık paradigma kurucu bir metindir; neredeyse bir manifesto olarak da tanımlanabilir. Wagner 19. yüzyılın tarihselci eğilimlerini toptan mahkûm eder, Modernizmin temel ilkelerini ortaya koyar…” diyor.

Aklın rüyası
(Anthony Gottlieb)
VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY), Anthony Gottlieb’in kaleme aldığı, “Aklın Rüyası” adlı eseri okurlarla buluşturdu. Gottlieb, bu kitapta Antik Yunan’dan Rönesans’a uzanan Batı felsefesi tarihini anlatıyor. İlk doğa filozoflarının evreni anlama çabalarından başlayarak, Platon’un idealar kuramına, Aristoteles’in bilimsel düşüncesine, Orta Çağ skolastiklerine ve Rönesans’ın yenilikçi fikirlerine kadar uzanan kapsamlı bir tablo çiziyor. Felsefeyi soyut düşüncelerden ibaret görmeyen Gottlieb, felsefeyi insan aklının dünyayı anlama çabası olarak ele alıyor. Bu yaklaşımıyla yalnızca felsefi düşünceleri değil, bu düşüncelerin doğduğu tarihî, toplumsal ve kültürel ortamları da inceliyor. Antik Yunan’ın evren tasavvurundan Helenistik Dönem’in sarsıntılarına, Orta Çağ’ın inanç merkezli düşüncesinden Rönesans’ın yeniden doğan akıl anlayışına uzanan bu yolculuk, felsefenin bin yıllık serüvenini yalın ve sürükleyici bir dille aktarıyor.

Ağlasun Ayşafağı
(Hasan Hüseyin)
Toplumcu gerçekçi şiirimizin önde gelen isimlerinden Hasan Hüseyin’in (1927-1984) bütün şiirleri Türkiye İş Bankası Modern Türk Edebiyatı Klasikleri Dizisinde yayımlamayı sürdürüyor. Sanatçı, eserin önsözünde, “nehir şiir” olarak adlandırdığı ve daha önce Kızılırmak kitabında denediği türü, Ağlasun Ayşafağı’nda geliştirmek istediğini söylüyor…

Kırgın bir gezgin
(Özlem Yıldırım)
Özlem Yıldırım, yeni şiir kitabı ‘Kırgın Bir Gezgin’ ile okuru içsel bir yolculuğa davet ediyor. Bu kitap, sadece şiirlerden değil; kırık anılardan, suskunluklardan ve yeniden doğma cesaretinden örülmüş bir hikâye anlatıyor… Yıldırım’ın dizelerinde, terk edilmiş çocukluğun silinmeyen gölgeleri dolaşırken hiç şefkat görmemiş bir ruhun yaraları, kelimeler aracılığıyla usulca kanıyor. Şiirlerde aşk, bazen bir kalemin ucundaki kader darbesine, bazen de içimizde yankılanan dipsiz bir kuyunun sesine dönüşüyor. Doğanın mevsimleri bu içsel fırtınalara eşlik ediyor: bir yaz gününün ferahlığı, eylülün dingin hüznü, sonbahar yapraklarının sessiz kabullenişi… Ayrıkotu Yayınları’ndan çıkan “Kırgın Bir Gezgin” tüm bu geçişlerin arasında kaybolmakla kendini bulmak arasındaki o ince çizgide yürüyen bir ruhun hikâyesini fısıldıyor.

