Ekonomim yazarı Zeynep Gürcanlı, Paris’teki yapay zeka zirvesi toplantısındaki gözlemlerimi aktardı. Gürcanlı, yapay zeka konusunda ABD ve Çin’in çekişme halinde olduğunu, Fransa ve Hindistan’ın dirsek temasında olduğunu vurguladığı yazısında; Türkiye’nin ise siyasi iç çekişmelerden ötürü yeni küresel dengelere uzak kaldığını belirtti.
Gürcanlı’nın yazısı şöyle;
Paris’teki yapay zeka zirve toplantısı küresel güç kavgalarını da iyice görünür hale getirdi. Zirveye Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile Hindistan Başbakanı Modi birlikte başkanlık ettiler. Toplantının yıldız katılımcısı ise, göreve başladıktan sonra ülkesini ilk kez yurtdışında temsil eden ABD Başkan Yardımcısı JD Vance oldu.
Batı cephesindeki bölünme görünür oldu:
Zirvede en dikkat çekici konuşmalardan biri BM Genel Sekreteri Antonio Guterres yaptı. Yapay zekanın insanların ortak değerlerini ve temel haklarını zora soktuğunu belirten Guterres, “Günümüzde yapay zekanın gücü bir avuç insanın elinde. Bir yandan bazı firma ve ülkeler, eşi benzeri görülmemiş yatırımlarla çılgın bir yarışa girişirken gelişmekte olan ülkelerin çoğu, dışlanmış kalıyor” dedi.
Paris’teki zirveye Fransa ve Hindistan’ın birlikte ev sahipliği yapmaları bile, bu alandaki küresel kırılmayı gösterir nitelikte. Belli ki Fransa, yanına küresel güneyin söz sahibi ülkesi Hindistan’ı alarak “yeni bir yol arayışına” girmiş durumda.
Toplantı sonundaki deklarasyona Çin dahil 61 ülke imza koyarken, ABD ve İngiltere’nin imzalamayı reddetmeleri de, Batı cephesindeki “yapay zeka bölünmesinin” bir başka somut göstergesi oldu.
ABD küresel yapay zeka üstünlüğünü yitirmek istemiyor:
ABD bu bölünmeyi daha da öteye taşıdı; Vance’in zirvedeki konuşması hem Avrupalı müttefiklerine, hem de yükselen rakip Çin’e salvolarla doluydu.
AB’nin yapay zekanın kullanımına etik ve sert kurallar getiren regulasyonlarını eleştiren Vance, “Yapay zekanın geleceği sadece güvenlik taahhütleri ile değil, güçlü altyapılar ve yenilikçi üretim tesisleri ile inşa edilecek. Avrupa’daki dostlarımızın bu yeni çağın sunduğu fırsatlara tedirginlikle değil, iyimserlikle yaklaşmaları gerekiyor” dedi.
Çin’e ise, isim vermeden, vatandaşlarını izlemek için yapay zeka kullanımı konusunda sert eleştiri getiren Vance, “Amerikan yapay zekası, otoriter sansür için bir araç haline getirilmeyecek. Yapay zeka, düşünceleri ve bilgi birikimini kontrol etmek için değil, insanları daha özgür ve üretken hale getirmek için kullanılacak” diye konuştu.
İngiltere’nin bildiriyi imzalamaması ise, en yakın müttefiki ABD ile yapay zeka gibi kritik bir alanda “ters düşmeme çabası” olarak yorumlandı.
Zirvede AB Komisyon Başkanı Von Der Leyen’in yapay zeka alanına 200 milyar Euroluk yatırım yapılacağını açıklaması Avrupa’nın “yarışta geri kalmama” amacını ortaya koydu. Ancak bir yandan sıkı kurallar, diğer yandan büyük yatırımlar AB’nin yapay zeka konusundaki ikilemini hala aşamadığının somut göstergesi gibi.
Türkiye hiç görünür değil:
Yapay zeka konusundaki Paris zirvesinde çok sayıda ülke ya da uluslararası kurum en üst düzeyde temsil edilirken, toplantıda Türkiye hiç görünür olmaması ise ayrıca dikkat çekiciydi.
Sadece bu “görünmezlik” bile, ekonomik kriz ile iç politik hesapların ortasında kalmış Türkiye’nin yeni küresel dengelerden ne kadar uzak kaldığının göstergesi değil mi?