1. Haberler
  2. Gündem
  3. Terör örgütü PKK’nın Türkiye’den çekilme kararından sonra DEM Parti’den ilk açıklama

Terör örgütü PKK’nın Türkiye’den çekilme kararından sonra DEM Parti’den ilk açıklama

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, 26 Ekim 2025’te terör örgütü PKK’nın yaptığı “çekilme” açıklamasının ardından sürecin “yeni bir aşamaya” girdiğini belirtti.

Terör örgütü PKK’nın tüm güçlerini Türkiye’den çekme kararı almasıyla barış sürecinde yeni bir aşamaya geçildiğini belirten DEM Parti, yeni sürecin tüm kesimler tarafından sahiplenilmesi gerektiğini vurgulayarak hukuki ve siyasi adımların bir an önce atılması çağrısı yaptı.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, PKK’nın silah bırakma ve fesih kararına ilişkin son gelişmelere hakkında açıklamalarda bulundu.

Sürecin birinci aşamasının kapandığını söyleyen Tuncer Bakırhan, yeni bir sayfa açıldığını kaydetti. Yeni süreci çok daha kritik ve hayati olarak niteleyen Bakırhan, “Hukuki ve siyasi adımlarla toplumsal barışa geçiş zamanıdır” şeklinde konuştu.

Terör örgütü PKK’nın Türkiye’den çekilmesini “tarihi bir gelişme” olarak değerlendiren Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı ve teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın “fesih” mesajıyla devam eden sürecin bir “dönüm noktası” olduğuna işaret etti.

“Yeni bir aşamanın kapısını ardına kadar açan çözüm ve barışa imkan sunan bir adım”

Dün ülke olarak bir kez daha süreç için kritik ve anlamlı adımlardan birine tanıklık edildiğini söyleyen Bakırhan sözlerine şöyle devam etti:

“Fesih kararı alan PKK güçlerini çektiğini açıklayarak çözüm ve barışta ısrarcı olduğunu dünya kamuoyuna deklare etti. Bu karar yeni bir aşamanın kapısını ardına kadar açan çözüm ve barışa imkan sunan bir adımdır. Geri çekilme kararı barış yolunda kararlılığın en somut ifadesi demokratik siyasi çözüme olan inancın sarsılmaz adımıdır yeni bir ruha en güçlü çağrıdır. Sadece geri çekilme değil geleceğe doğru büyük bir atılımdır. Gelecek yüzyılı kazanma adımıdır. Tarih bize bu şansı veriyor bu fırsatı heba etmemeliyiz. Bu süreci doğru yönetirsek Türkiye sorunları diyalogla çözen bir örneği dünyaya armağan edecektir. Artık geçmiş acılarını tekrarlamak değil geleceğin umudunu inşa etme zamanıdır kucaklaşma birleşme kardeşlik zamanıdır.”

“Sürecin birinci aşaması tamamlandı”

Bakırhan, devamında şu ifadeleri kullandı:

“Sürecin birinci aşaması tamamlandı çekilme ile yeni sayfa açıldı. Şimdi çözümü başka yerden beklemeden kendi hikayetimizi yazma zamanıdır. Çok daha kritik ve hayati olan ikjinci aşamaya hukuki siyasi adımlarla toplumsal barışa geçiş aşamasıdır. En önemli görev 86 milyonun ortak eşit geleceğine ilerletmektir.

Süreç yasalarla haklarla özgürlüklerle gelişmeli siyaset ve demokrasi dili güçlenmeli hukuk barışın adalet geleceğin temeli olmalıdır. Öcalan’ın daha fazla insiyatif alabilmesi daha etkin rol oyanayabilmesi için yollar açılmalı imkanlar sağlanmalı diyalog müzekere olmalı özgür çalışma iletişim ve yaşam koşulları oluşturulmalıdır.

“Meclis bu tarihi süreçte sorumluluğuna uygun davranmalı”

Reklam Alanı

Meclis bu tarihi süreçte sorumluluğuna uygun davranmalıdır. Meclis sadece yasaların yapıldığı yer değil tarihin yazıldığı geleceğin şekillendirildiği yerdir. Meclis bu süreci kolaylaştırmalı geliştirmelidir. Geçiş dönemi için hukuki düzenlemeler yapılmalıdır sadece teknik düzenleme değil barışın yapı taşları olacaktır.

Sadece bir taraf değil devlet iktidar yargı sistemi ve kurumsal yapılar sorumludur herkes elini taşın altına koymalıdır. Barış iradesine uygun hareket etmeli, geçmişin olumsuz refleksleri ve söylemleri bırakılmalı, geleceğin demokratik aklı benimsenmelidir.

“Demokratik entegrasyon yasaları”

Medyaya da büyük sorumluluk düşmektedir. Barışa köprü olmalı kutuplaştırıcı yayınlar yerine kapsayıcı barışcıl yayıncılık anlayışı tercih etmelidir. Tüm Kürtlere yönelik gelen tehlike dalgasını ancak demokratik müzakere ile aşabiliriz. Bunun yolu da geçiş hukuku ve demokratik entegrasyon yasalarının hayata geçirlmesinden geçer.

Provokasyonlar tezgahlanabilir. Barıştan asla vazgeçmeyeceğiz. İktidar, muhalefet, sivil toplum, medya herkesin sorumluluk üstlenme zamanıdır. Bu hepimizin süreci barışı ve geleceğidir. Barış için gelecek için umutluyuz.”

Hatimoğulları: Süreci herkes sahiplenmeli

Hatimoğulları, terör örgütü PKK’nın Türkiye’deki tüm güçlerini çekme kararına ilişkin, “Barış ve demokratik toplum süreci yeni bir aşamaya girmiştir. Bu aşamada barışın, demokrasinin, hukukun yaşanacağı bir gelişmeye açılan bir kapı olarak görüyoruz” dedi.

Barışı inşa etmek için tüm güçleriyle çalışmaya devam edeceklerini kaydeden Hatimoğulları, “Bu süreç Orta doğu’da yaşayan tüm kimliklerin ve inançların ortak kazanımı olacaktır. Bu sürecin sahiplenilmesi çok önemlidir ve herkes için bir sorumluluktır. Cumhuriyet ne yazık ki demokratikleşemedi ve bu nedenle 100 yıldır sıkıntılar yaşıyoruz. Son bir yılda atılan tarihi adımlar bize ikinci Cumhuriyeti demokratikleştirmek için şans tanımaktadır” ifadelerini kullandı.

Barış sürecinin hiçbir siyasi kesimin çıkarlarına hizmet edemeyeceğini kaydeden Hatimoğulları, herkesin bu süreci sahiplenmesi gerektiğini vurguladı.

Hatimoğulları, şöyle devam etti: “Ancak el ele vererek ortak bir mücadeleyle barışı inşa edebiliriz. Ortak mücadele çağrımızı yeniliyoruz. Bu süreçte siyasi ve hukuki adımların hızla atılması gerekmektedir. Toplum Meclis’ten büyük bir beklenti içerisindedir.”

Hatimoğlulları, özetle şunları söyledi:

“27 Şubat’ta Sayın Abdullah Öcalan’ın tarihin çağrısıyla başlayan, 11 Temmuz’da silahların yakılmasıyla devam eden bu süreçte bugün yeni bir eşiği geçiyoruz. Dün, yani 26 Ekim 2025’te yapılan açıklamayla Barış ve Demokratik Toplum Süreci yeni bir aşamaya girmiştir.

Barış iradesindeki kararlılığı bir kez daha gösteren bu adımın demokratikleşmeye, hukukun üstünlüğüne ve özgürlüklerin gelişmesine vesile olmasını umuyoruz. Şimdi hepimizin görevi bu zemini özenle işleyerek demokratik bir Türkiye’yi birlikte inşa etmektir.

Bu son adımla toplumsal barışı derinleştirmek ve demokratik siyaseti güçlendirmek için yeni sorumluluklar doğuyor. Kalıcı barışı inşa etmek için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.

Biliyoruz ki, Barış ve Demokratik Toplum Süreci, Türkiye ve Ortadoğu’nun demokratik geleceği için en değerli gelişmelerdir. Bu sürecin başarısı yalnızca Kürtlerin ve Türklerin değil, Ortadoğu’da yaşayan tüm kimliklerin, halkların ve inançların ortak kazanımı olacaktır.

“Cumhuriyet demokratikleşemedi”

İki gün sonra Cumhuriyet’in 102. yılı. 29 Ekim’in arifesindeyiz. Cumhuriyetin kurulması elbette çok önemli ve değerli. Ancak Cumhuriyet demokratikleşemedi. Bu nedenle de Türkiye’nin demokrasi sorununu çözemedi. Yüz yıldır büyük sıkıntılar yaşıyor. Artık bu ülkenin bir yüz yıl daha acı çekmeye, geçmiş döngülere, hukuksuzluklara ayıracak ne zamanı ne de sabrı kalmıştır.

Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında adaleti ve hukuku geliştirmek, eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak gibi tarihi görevler önümüzde duruyor. Doğru okursak, son bir yılda atılan tarihi adımlar, bize ikinci yüzyılda Cumhuriyeti demokratikleştirmek için en büyük fırsatları veriyor.

Yargının bağımsız olduğu, yerel demokrasinin hayata geçtiği, kimlik ve inançların devlet tarafından tanımlanmadığı, sağlıktan eğitime her alanın demokratik bir sistemle hayat bulduğu cumhuriyet, herkesin cumhuriyeti olacaktır.

Yüz yıllık zorlu geçmiş her toplumsal kesime derin bir olgunluk kazandırmıştır. Şimdi bu olgunluğu demokratik akılla buluşturarak demokratik bir Cumhuriyet’le ikinci yüzyılda adım atma zamanıdır. tarihi dönemeçteyiz.

“Anahtar kavramlardan biri demokratik entegrasyondur”

Dünkü tarihi açıklama yeni bir döneme işaret ediyor. Bu dönemin anahtar kavramlarından biri demokratik entegrasyondur. Demokratik entegrasyon anlayışıyla barışı inşa etmek, demokratik Cumhuriyet’e açılan kapının anahtarıdır.

Sürecin bu aşamasında tüm siyasi aktörler ve taraflar arasında tam ve açık diyalog kanallarının işlemesi gerektiğine inanıyoruz. Barışın ve demokratikleşmenin inşasını hep beraber güçlendirebilmeliyiz.

Bu nedenle tüm toplumsal kesimlere çağrımız şudur: Kimse kendisini bu sürecin dışında görmemeli. Bekleyen konumda olmamalı. Düşüncelerimiz ve değerlendirmelerimiz farklı olabilir. Eleştirilerimiz olabilir. Bunlar bizi güçlendirir. Bu tarihi fırsatı hep birlikte değerlendirebilmek hayati önemdedir.

Türkiye’deki aydınlara, akademisyenlere, yazarlara çağrımızdır: Türkiye toplumuna karşı sorumluluğumuz gereği; kaygılara, kuşkulara rağmen barışı sahiplenmek çok değerli.

Beyaz tülbentlerini barışın simgesine dönüştüren analar. Gencecik evlatlarını toprağa veren kimliği farklı ama acısı aynı olan anneler. Sizlerin barış haykırışını ortaklaştırması barışın en güçlü harcını oluşturur.

Siyasi partilere, sivil topluma, sendikalara, emek ve meslek örgütlerine, demokrasi güçlerine, inanç topluluklarına çağrımızdır: Barış süreci hiçbir siyasi kesimin dar manada çıkarlarına/hesaplarına kurban edilemez.

Bu süreç herkesindir/hepimizindir. Barışı inşa etme görev ve sorumluluğu da hepimizindir. Sokaktan Meclise tüm toplumsal kesimler bu sürece daha güçlü katılır ve daha güçlü sahiplenirse ancak o zaman başarabiliriz.

Muhalefet partilerine, liderlerine, toplumsal hareketlere, ittifak güçlerimize ortak mücadele çağrımızı yineliyoruz.

“Siyasi ve hukuki adımlar hızla atılmalı”

Bir çağrımız iktidara ve devletedir: Sürecin bu yeni aşamasında siyasi ve hukuki adımların hızla atılması, sürecin ilerlemesi için son derece önemli. Altını tekrar çizerek belirtmeliyim ki toplumun; yürütme erkinden ve yasa yapma iradesi olan Meclisten beklentisi ve talebi var. Toplumun sesi artık duyulmalıdır.

Tüm yurttaşlarımıza çağrımızdır: Barış herkesin yaşam tarzının, düşüncesinin ve tercihinin özgürce var olduğu; hiç kimsenin kimliğine ve inancına müdahale edilmediği bir Türkiye’nin teminatıdır.

“Barışın kaybedeni olmaz”

Özgürlük alanını birlikte genişletme ve demokrasiyi inşa etme mücadelesi hepimizin ortak sorumluluğudur. Başarabiliriz ve başarmalıyız. Barış, bu inancın en yüce ifadesi, ortak insanlık değerlerinde buluşmanın en derin yansımasıdır.

Barışın kaybedeni olmaz. Gelin hep birlikte mücadele ederek bütün Türkiye halklarının kazanmasını sağlayalım. Tarih bizi, kurma fırsatı varken kuramadığımız barışla yargılamasın. Tarih, barışı birlikte kurma cesaretimizi ve kararlılığımızı yazsın.”

0
be_endim
Beğendim
0
dikkatimi_ekti
Dikkatimi Çekti
0
do_ru_bilgi
Doğru Bilgi
0
e_siz_bilgi
Eşsiz Bilgi
0
alk_l_yorum
Alkışlıyorum
0
sevdim
Sevdim
Sorumluluk Reddi Beyanı:

Pellentesque mauris nisi, ornare quis ornare non, posuere at mauris. Vivamus gravida lectus libero, a dictum massa laoreet in. Nulla facilisi. Cras at justo elit. Duis vel augue nec tellus pretium semper. Duis in consequat lectus. In posuere iaculis dignissim.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Taksim ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.