1. Haberler
  2. Ekonomi
  3. TCMB Başkanı Karahan: Dezenflasyon süreci yavaşladı

TCMB Başkanı Karahan: Dezenflasyon süreci yavaşladı

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı sunumda enflasyonun ara hedeflerle uyumlu seyretmesini sağlayacaklarını ifade etti. Karahan “Fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası sürecek” dedi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda şu ifadelere yer verdi:

Yurt içi talep yavaşlama seyrini sürdürürken talep koşulları dezenflasyonist düzeyde seyrediyor. 2024 yılı haziran ayından bu yana devam eden dezenflasyon süreci yavaşlasa da atacağımız adımlarla enflasyonun ara hedeflerle uyumlu şekilde seyretmesini sağlayacağız.

“Dezenflasyon süreci yavaşladı”

Yıllık enflasyon, son 12 ayın fiyat değişimlerinin toplam etkisini yansıttığı için içinde geçmişteki yüksek artışları da barındırıyor. Bu nedenle enflasyonun güncel seyrini daha iyi anlamak için, ana eğilim göstergelerinin son üç aylık gelişimine bakıyoruz.

Yaptığımız hesaplamalara göre, son üç ayın yıllıklandırılmış ana eğilim ortalaması yüzde 28 seviyesinde bulunuyor. Tahmin gücü daha yüksek olan medyan enflasyon ise ana eğilimin yaklaşık yüzde 26 civarında olduğunu gösteriyor. Bu oranlar, mevcut yıllık tüketici enflasyonu olan yüzde 33,3’ün altında kalsa da, dezenflasyon sürecinin yavaşladığına işaret ediyor.

“Sıkı para politikası sürecek”

Fiyat istikrarının sağlanması amacı doğrultusunda aldığımız mesafeyi önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemde de tüm para politikası araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edeceğiz. Fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası sürecek.

“Enflasyon beklentileri sektörler genelinde geriledi”

Bir önceki sunum dönemi ile kıyasladığımızda, enflasyon beklentilerinin sektörler genelinde gerilediğini izliyoruz. Yansıda, tablo olarak, piyasa katılımcılarının farklı vadelerdeki enflasyon beklentilerine de yer veriyoruz. Buna göre, enflasyondaki düşüşün kademeli bir şekilde sürmesi bekleniyor.

Ancak beklentiler, iyileşse de halen enflasyon tahminlerimizin üzerinde seyrediyor. Bu yönüyle beklentiler, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ediyor.”

“Aylık hizmet enflasyonu, okula dönüş döneminin etkisiyle arttı”

Eylül ayında yıllık tüketici enflasyonunda bir artış yaşandı. Bu yükselişte özellikle gıda ve hizmet fiyatlarındaki gelişmeler etkili oldu. Aylık hizmet enflasyonu, okula dönüş döneminin etkisiyle artarken; gıda fiyatlarında arz kaynaklı baskılar öne çıktı.

Reklam Alanı

Hizmet grubundaki dinamikler incelendiğinde, fiyatların geçmiş enflasyona endekslenmesi ve zam dönemlerine bağlı olarak belirlenmesi, bu alandaki enflasyonun kalıcılığını artırıyor.

“Enflasyon üzerinde en fazla etkili olan kalemler eğitim ve kira”

Son bir yıllık döneme bakıldığında, enflasyon üzerinde en fazla etkili olan kalemlerin eğitim ve kira olduğu görülüyor. Lokanta ve otel gibi talep koşullarına daha duyarlı hizmetlerde ise nispeten ılımlı fiyat artışları yaşandı.

Ayrıca kira enflasyonunun, deprem ve kentsel dönüşüm gibi konut arzını sınırlayan faktörlerin etkisiyle, öngörülen seviyelerin üzerinde seyrettiği de dikkat çekiyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın sunumu şu şekilde;

Nisan ayında korumacı eğilimlerle açıklanan yüksek tarife oranlarının, yapılan ikili ticaret anlaşmaları sayesinde son dönemde düştüğünü gözlemledik.

• Bu çerçevede, küresel ticaret politikalarındaki belirsizlik bir miktar azaldı.

Bununla birlikte, belirsizliğin halen yüksek düzeyini koruduğunu görüyoruz.

• Jeopolitik gelişmeler de küresel ekonomik görünüm üzerinde etkili olmaya devam ediyor.

Küresel büyüme görünümü ocak ayına göre kısmen zayıf kalmaya devam etmiştir

• Belirsizliğin göreli olarak azalması küresel büyüme görünümünün de
toparlanmasına neden oldu.

• Birçok ülkede büyüme tahminleri, mayıs ayındaki dip seviyelerine kıyasla takip eden dönemde yukarı yönlü güncellendi.

• Bu toparlanmaya karşın, eylül ayı itibarıyla küresel büyüme görünümü ocak ayına göre kısmen zayıf kalmaya devam ediyor.

• Dış talep göstergesi de ocak ayındaki düzeyinin gerisinde.

Enerjide arz artışları jeopolitik gelişmeler kaynaklı fiyat yükselişini sınırlamıştır.

• Enerji fiyatları da jeopolitik gelişmelere bağlı olarak dalgalanma gösteriyor.

• Ancak, zayıf talep koşulları ve üretim artışları enerji fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketleri sınırlıyor.

• Buna bağlı olarak, eğilimin aşağı yönlü olduğunu görüyoruz.

• Enerji hariç tarafta ise, endüstriyel ve değerli metal fiyatları kaynaklı artışlar gözlemledik.

Küresel piyasalarda portföy tercihleri ağırlıklı olarak hisse senedi yönünde olmuştur.

• Küresel enflasyona ilişkin riskler tamamen ortadan kalkmış değil.

• Merkez bankaları faiz indirimlerini bu riskleri de dikkatle gözeterek sürdürüyor.

• Ayrıca, yüksek borçluluk nedeniyle, son dönemde tahvil getirileri ile ilgili risk algısı da göreli olarak arttı.

• Öte yandan ticaret politikası belirsizliğinin de etkisiyle ABD dolarının küresel piyasalarda değer kaybettiğini görüyoruz.

• Hisse senedi piyasaları ise küresel ölçekte olumlu bir performans gösteriyor.

• Bu çerçevede, portföy tercihlerinin hisse senetlerine yöneldiğini görmekteyiz.

• Yurt içi görünüme geçmeden önce özetlemek gerekirse, küresel belirsizlik bir miktar azaldı ve bunun küresel ekonomiye olumlu yansımalarını gördük.

• Bununla birlikte belirsizliğin halen yüksek olduğunu ve risklerin varlığını
koruduğunu belirtmek istiyorum.

Talepte dengelenme gerçekleşmektedir

• Sıkı para politikamızın hedeflenen bir sonucu olarak, talep kompozisyonundaki dengelenme devam ediyor.

• Önceki yılların aynı dönemleriyle kıyasladığımızda, 2025 yılının ilk altı aylık döneminde toplam tüketimin yıllık büyümesinin yavaşladığını, toplam
yatırımların büyümesinin ise arttığını görüyoruz.

• İthalatın yıllık büyüme oranı 2025 yılında artsa da 2023 yılındaki seviyenin
gerisinde kalmaya devam ediyor. İhracat ise pozitife dönen gelişimini koruyor.

Sanayi ve hizmet üretimi üçüncü çeyrekte yataya yakın seyretmektedir.

• Yılın ikinci çeyreğinde artan sanayi üretimi temmuz ayı itibarıyla üçüncü çeyrekte sınırlı bir düşüş kaydetti.

• Oynaklığı yüksek sektörler dışlandığında ise sanayi üretimindeki ılımlı seyir daha belirgin.

• Hizmet üretim endeksi de ikinci çeyrekteki sınırlı yükselişi sonrasında temmuz ayı verilerine göre üçüncü çeyrekte yataya yakın görünümünü korudu.

İşgücü piyasası manşet işsizlik oranının ima ettiğine kıyasla daha az sıkıdır

• İşgücü piyasasına baktığımızda, ikinci çeyrekte bir miktar artan manşet işsizlik oranının üçüncü çeyrekte gerilediğini görüyoruz.

• Buna göre işsizlik oranı geçmiş dönem ortalamalarının oldukça altında
seyrederken, geniş tanımlı göstergeler ise yüksek seviyesini koruyor.

• İlan başına başvurulara dair derlediğimiz veriler de yüksek seyrediyor.

Talep göstergeleri, dengelenmenin devamına işaret etmektedir

• Bildiğiniz üzere, talebi yakından anlamak için satış ve tüketim göstergelerini düzenli şekilde takip ediyoruz. Ve bu göstergelerin de normal eğilimlerine kıyasla hangi düzeyde olduğunu anlamamız önem taşıyor. Bunun için, bu serileri trendden arındırıp inceliyoruz.

• İlgili analizlerimiz, sıkılaştırma sonrasında mal tüketiminin, trendinin altına gerilediğini gösteriyor. Ayrıca perakende satışlarda da ivme kaybı devam ediyor. Altın hariç olarak ise bu görünüm daha da belirgin.

Kartla yapılan harcamalar ılımlı seyretmektedir

• Kullandığımız bir diğer gösterge ise kartla yapılan harcamalar. Kart
harcamalarını, son yıllarda tüketicilerin ödeme tercihlerindeki dönüşümü dikkate alarak kart kullanım eğilimine göre düzeltiyoruz. Nitekim bu düzeltilmiş veriler özel tüketimin seyriyle daha uyumlu.

• İşte bu verileri kullandığımızda, kart harcamalarının da ılımlı olduğunu
görüyoruz.

İthalat ikinci çeyrekteki artışının ardından gerilemiştir

• Eylül itibarıyla geçici veriler, ikinci çeyrekte öne çekilen talebin de etkisiyle artan ithalatın üçüncü çeyrekte gerilediğini gösteriyor.

• Hala yüksek seviyelerde olmakla birlikte, tüketim malları ithalatında da benzer bir yavaşlama görüyoruz.

Cari işlemler açığı tarihsel ortalamalarının altındadır

• İktisadi faaliyet kapsamında, son olarak cari açığa da kısaca değinmek isterim.

• Cari açık ikinci çeyrekte bir miktar artmakla birlikte iç talep görünümü ile uyumlu bir şekilde ılımlı seyretti ve cari açığın millî gelire oranı yüzde 1,3 olarak gerçekleşti.

• Eylül ayına ilişkin geçici veriler de üçüncü çeyrekte dış ticaret dengesinde
iyileşmeye işaret ediyor.

• 2025 yılında cari açığın milli gelire oranının uzun dönem ortalamalarının altında kalmaya devam edeceğini öngörüyoruz.

Bununla birlikte, cari açık üzerinde enerji fiyatları ve küresel ticaret politikaları kaynaklı riskler canlılığını koruyor.

Dezenflasyonun yavaşlamasında gıda, enflasyonun seviyesinde hizmet öne çıkmaktadır

• Eylül ayında yıllık tüketici enflasyonunda bir yükseliş gördük. Bu seyirde, gıda ile hizmet fiyat gelişmeleri öne çıktı. Nitekim aylık hizmet enflasyonu okula dönüş etkisi öncülüğünde yükselirken, gıda fiyatları üzerinde arz yönlü unsurların etkisini hissettik.

• Diğer yandan, sizlerle bir önceki buluşmamıza kıyasla, tüketici enflasyonu yüzde 33,3’e gerileyerek 4,6 puanlık bir düşüş kaydetti.

• Temel mal enflasyonu, nisan sonrası dönemde kur gelişmelerinin etkisiyle bir miktar yükselse de bu durum geçici oldu.

Gıda enflasyonunda süregelen yavaşlama ise kuraklık kaynaklı etkilerle son iki ayda yön değiştirdi

• Bunun yanı sıra, hizmet enflasyonu son beş aylık dönemde önemli bir düşüş
gösterse de bu grupta yıllık enflasyon halen yüksek seyrediyor.

Geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek kalemler dezenflasyonu yavaşlatmaktadır

• Hizmet grubundaki dinamikleri yakından incelediğimizde, zamana bağlı fiyat belirleme ve geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi yüksek olan kalemlerin hizmet enflasyonundaki ataleti artırdığını görüyoruz.

• Nitekim, son bir yıllık dönemdeki enflasyon gelişmelerine baktığımızda; eğitim ve kira kalemleri öne çıkıyor. Lokanta-otel gibi talep koşullarına duyarlılığı yüksek olan hizmet alt kalemlerinde ise görece ılımlı fiyat artışları söz konusu.

Kira enflasyonu öngörülenden yüksek seyretmektedir

• Bu noktada, kira enflasyonu üzerinde durmak istiyorum.

• Mevsimsel etkilerden arındırılmış veriler, aylık kira enflasyonunda bir süredir yüzde 4 civarında yatay bir seyre işaret ediyordu. Son iki ayda bu eğilimin, yerini daha düşük oranlı artışlara bıraktığını görüyoruz.

• Sağdaki grafikten görüldüğü üzere, yıllıklandırılmış yakın dönem eğilim, yüzde 54 ile mevcut yıllık kira enflasyonunun yaklaşık 15 puan altında bir seyir ima ediyor. Bu durum, bize kira enflasyonunun gerilemeye devam edeceğini gösteriyor. Perakende Ödeme Sistemi gibi kanallar üzerinden takip ettiğimiz diğer veriler de bu aşağı yönlü görünümü teyit ediyor.

• Bununla beraber, kira enflasyonunun, deprem ve kentsel dönüşüm gibi konut sektörüne özgü arz yönlü unsurların da etkisiyle, öngördüğümüzden daha yüksek seyrettiğini not etmemiz gerekiyor.

Eylül ayında hizmet sektörü üzerinde okula dönüş etkisi belirleyici olmuştur

• Eğitim hizmetleri enflasyonu, yılın ilk 8 ayında özel okul ücret gelişmelerine bağlı olarak güçlü seyretmişti.

• Eylül ayında, aylık hizmet enflasyonunun okula dönüş etkisi öncülüğünde arttığını gördük. Bu ayda okula dönüşün hizmet alt kalemlerinin geneline yayılan etkileri oldu.

• Nitekim, özel üniversite ücretlerinin etkisiyle eğitim hizmetlerinde ve okul servis ücretlerine bağlı olarak da ulaştırma hizmetlerinde fiyatlar yükselirken, yurt ücretlerindeki artışlar lokanta-otel grubunda konaklama fiyatlarını yukarıya çekti.

• Kreş ücretlerindeki artışlar ise diğer hizmetler kalemine yansıdı.

• Böylelikle, okula dönüş etkisinin eylül ayında aylık tüketici enflasyonuna katkısı yaklaşık 0,7 puan oldu.

• Bu hizmet kalemlerinde fiyatlamaların genelde yılda bir kez yapılması, bu
dönemlerde bahsi geçen alt kalemlerde aylık fiyat artışlarının yüksek
gerçekleşmesi ile sonuçlanabiliyor.

• Ayrıca, sağ panelden göreceğiniz üzere, fiyatlamalarda dönemsel kaymalar da olabiliyor. Nitekim kayıt dönemi kaynaklı olarak 2024’te fiyat endeksine ağustos ve eylül aylarında yansıyan özel üniversite ücret artışları, bu yıl hemen hemen sadece eylül ayında yansıdı.

Ana eğilim göstergeleri dezenflasyon sürecinin yavaşladığına işaret etmektedir

• Yıllık enflasyon, son 12 aydaki aylık değişimlerin bileşimi olması nedeniyle,
bünyesinde geçmiş yüksek artışları da barındırabiliyor. Bu nedenle enflasyonun yakın dönemdeki seyrini anlayabilmek amacıyla, ana eğilim göstergelerinin son üç aydaki gelişimini inceliyoruz.

• Son üç aydaki yıllıklandırılmış ana eğilimi hesapladığımızda, takip ettiğimiz altı göstergenin ortalaması, yüzde 28 seviyelerine işaret ediyor.

• Tahmin performansı görece daha iyi olan medyan enflasyon ise ana eğilimin yüzde 26 civarında olduğunu ima ediyor. Bu seviyeler mevcut tüketici enflasyonu olan yüzde 33,3’ün altında olsa da, bize dezenflasyon sürecinin yavaşladığını gösteriyor.

Olumsuz hava koşulları gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskleri artırmıştır

• Gıda fiyatlarında ise, iklim koşulları etkili olmaya devam ediyor.

• Son aylarda artan sıcaklıklara paralel olarak kuraklığın belirginleştiğini ve gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskleri artırdığını değerlendiriyoruz.

Olumsuz hava koşulları gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskleri artırmıştır.

• Bu bağlamda bitkisel üretim tahminleri, gerek zirai don hadisesi gerekse artan sıcaklıklara bağlı olarak rekolte kayıplarına işaret ediyor.

• Nitekim, sağ panelden görebileceğiniz üzere, son iki ayda gıda fiyat artışlarının güçlenmesiyle birlikte, bu grubun dezenflasyona olan destekleyici seyri tersine döndü.

• Bu dönemde, gıda dışında kalan tüketici fiyatlarında ise aylık artış oranı yüzde 2 ile daha düşük seyretti.

Enflasyon beklentileri gerileme kaydetmekle birlikte yukarı yönlü risk oluşturmaktadır

• Her zaman vurguladığımız gibi, dezenflasyon sürecinde, enflasyon beklentilerinin seyri de büyük önem arz ediyor.

• Bir önceki sunum dönemi ile kıyasladığımızda, enflasyon beklentilerinin sektörler genelinde gerilediğini izliyoruz.

• Yansıda, tablo olarak, piyasa katılımcılarının farklı vadelerdeki enflasyon beklentilerine de yer veriyoruz. Buna göre, enflasyondaki düşüşün kademeli bir şekilde sürmesi bekleniyor.

• Ancak beklentiler, iyileşse de halen enflasyon tahminlerimizin üzerinde
seyrediyor. Bu yönüyle beklentiler, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ediyor.

Sıkı parasal duruş korunmaktadır

• Enflasyon gelişmeleri kısmında belirttiğim gibi, enflasyon görünümünde iyileşme kaydettik.

• Bu görünüm altında para politikasında gerekli sıkılığı koruyacak şekilde temmuz ve eylül aylarında, politika faizini toplamda 5,5 puanlık bir indirimle yüzde 40,5 düzeyine çektik.

• Sıkı para politikası duruşumuz, dezenflasyon sürecinin devamını sağlayacak.

• Ayrıca, ekonomik birimlerin beklentilerindeki ayrışma ve olası oynaklıklara karşı, parasal aktarımı makroihtiyati tedbirlerle destekliyoruz.

• Bunun yanında likidite koşullarına göre etkin bir likidite yönetimi uygulamaya da devam ediyoruz.

Sıkı parasal duruş makroihtiyati tedbirler ve likidite yönetimi ile desteklenmektedir

• Bildiğiniz gibi, sıkı parasal duruşumuzu desteklemek üzere TL mevduat, kredi büyümesi ve likidite yönetimi odaklı makroihtiyati tedbirleri uyguluyoruz.

• TL mevduat payını artırmayı hedefleyen düzenlemeleri de uygulamaya devam ediyoruz.

• KKM hesaplarının açılması ve yenilenmesi uygulamasını 23 Ağustos tarihinde sonlandırdık. 2025 yılı sonunda KKM bakiyesi büyük oranda azalacak olup, 2026 yılında bu düzenlemelere ilişkin Tebliğlerin yürürlükten kaldırılması planlanmakta.

• Kredi büyümesindeki dalgalanmaları ise, TL ve YP kredi büyüme sınırları ile yönetip, muaf kredi alanları ile üretim ve yatırım odaklı sektörleri destekliyoruz.

• Ayrıca, aktif likidite yönetimi politikamız ile parasal aktarım mekanizmasını güçlendiriyoruz.

Finansal koşullardaki sıkılık devam etmektedir

• Politika faizinde yapılan indirimler, mevduat ve kredi fiyatlamalarına
beklentilerimiz ölçüsünde yansıdı.

• Haziran başından bu yana ticari kredi faizi 11 puan, tüketici kredisi faizi 14 puan ve mevduat faizi de 9 puan azaldı.

• Bileşik bazda baktığımızda, ticari kredi faizleri yüzde 48, tüketici kredisi faizleri yüzde 56 ve mevduat faizleri yüzde 50 civarında seyrediyor.

Kredi büyümesi yatay seyrederken kompozisyonu TL lehine gelişmiştir

• Toplam kredi büyümesi, dezenflasyon süreci ile uyumlu bir şekilde yavaşladı.

• Bu yavaşlama kredi kartı bakiyesindeki büyüme hariç bırakıldığında daha belirgin hale geliyor.

• Kredi kartı gelişmelerinde tüketicilerin nakitle ödeme yönteminden kartla
ödemeye geçmesinin de etkisi bulunuyor.

• Ticari kredilerde ise bilindiği üzere, yabancı para kredilerdeki aylık büyüme
sınırını, parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek ve finansal istikrarı
sağlamak amacıyla yüzde 0,5’e indirmiştik.

• Yabancı para kredi büyümesindeki yavaşlama TL kredi tercihi ile ikame edildi ve kredi kompozisyonunda TL’nin payı artmaya başladı.

Bu gelişme parasal aktarım mekanizmasını güçlendirirken, makro finansal istikrarı destekledi.

Hanehalkı ve firma borçluluğu azalmıştır

• Reel kesimin ve hanehalkının borçluluğu tarihsel ortalamaların oldukça altında seyrediyor.

• Reel sektörün toplam borçluluğundaki bu düşüşte, firmaların TL borcunun
azalması belirleyici oldu.

• Hanehalkı tarafında ise kredi kartı borcu toplam borcun yarıya yakınını
oluşturuyor.

• Kredi kartı borcu içerisinde faize bırakılan kısmın payının 2024 yılından
başlayarak gerilemesi, bakiyenin çoğunluğunun kartlı harcamalar kaynaklı
olduğunu gösteriyor.

• Düşük seyreden borçluluk, önümüzdeki dönemde bu borçlar kaynaklı
oluşabilecek risklerin yönetilebilir olduğunu gösteriyor.

KKM uygulaması sonlandırılmıştır

• Şubat ayında tüzel kişiler için KKM hesaplarının açılması ve yenilenmesi
uygulamasını sonlandırmıştık.

• Ağustos ayında da gerçek kişiler için bu hesapların açılması ve yenilenmesi
uygulamasını sonlandırdık.

• 2023 Ağustos’ta 140 milyar doların üzerine çıkan KKM bakiyesi böylece 7 milyardolara geriledi.

• KKM bakiyesinin kademeli olarak azaltılması ve bankalara verilen hedefler ile Türk lirası mevduat payının artırılması, bu süreçte parasal aktarım
mekanizmasını güçlendirdi. Ayrıca uygulamanın sonlandırılması, merkez bankası bilançosu üzerindeki riskleri azalttı.

Finansal sistemde TL varlıkların payı artmaya devam etmektedir

• Son dönemde TL mevduata olan talep güçlü olup Nisan sonundan itibaren TL payındaki artış 2,6 puandır.

• Buna göre TL mevduatın payı, yüzde 60 ile tarihsel ortalamasına yakın bir
seviyede ilerliyor. Yatırım fonlarını da dahil ettiğimizde bu görünüm değişmiyor.

• TL mevduat faizi politika faizi ile uyumlu şekilde gerilerken tasarruf sahibinin yatırım tercihinde TL’nin önde olmasını, beklentilerin iyileşmesi açısından olumlu buluyoruz.

Türkiye’ye yönelik sermaye girişleri ılımlı seyretmektedir

• Mayıs ayında finansal piyasalardaki oynaklığın ve küresel risk iştahının iyileşmesi Türkiye’ye yönelik sermaye girişlerini destekledi.

• Bu dönemde, gelişmekte olan ülkelerle birlikte Türkiye’ye yönelik sermaye
girişleri olumlu seyretti.

• Yurt dışı yerleşik yatırımcıların Türk varlıklarında pozisyonlanması haziran ve temmuz aylarında belirgin artış gösterirken, yılın ikinci yarısında genel itibarıyla ılımlı bir seyir izliyor.

Sıkı para politikası, risk ve oynaklık göstergelerinde iyileşmeye katkı sağlamaktadır.

• Bu ortamda, risk primindeki aşağı yönlü eğilimin de sürdüğünü gözlemliyoruz.

• Risk primi göstergesinin yanı sıra piyasa bazlı oynaklık göstergeleri de istikrarlı bir görünüm sergiliyor.

Sıkı para politikası duruşumuz rezervleri desteklemektedir

• Yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına olan güveninin artması
rezervlerimize de olumlu yansımaya devam ediyor.

• Brüt rezervler son dönemde belirgin bir artış göstererek 26 Eylül 2025 tarihinde 183 milyar dolara yükseldi.

• Swap hariç net rezerv ise 57 milyar dolar düzeyine yükseldi.

• Sonuç olarak, 22 Mart 2024 ile 26 Eylül 2025 tarihleri arasında, brüt rezervler 59 milyar dolar artış gösterirken, swap hariç net döviz pozisyonumuz 122 milyar dolar iyileşti.

Fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşu
sürdürülecektir.

Saygıdeğer Milletvekilleri,

• Fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşunu sürdüreceğiz.

• Bildiğiniz gibi son Enflasyon Raporunda, veri akışına bağlı olarak revize edilecek edebileceğimiz “enflasyon tahminlerimizin” yanı sıra, ara hedeflerimizi de açıklamaya başladık.

• Bu ara hedefler, enflasyonun orta vadeli hedefimiz olan yüzde 5’e gittiği süreçte, daha kısa vadelerde ulaşmayı taahhüt ettiğimiz yıl sonu enflasyon düzeyleridir.

• Ara hedeflerimizi rapor dönemleri arasında olağanüstü gelişmeler olmadığı
sürece değiştirmeyeceğimizi kamuoyu ile paylaştık.

• 2026 ve 2027 yılları için enflasyon ara hedeflerimizi sırasıyla yüzde 16 ve yüzde 9 olarak belirledik.

Bu bağlamda, para politikasını belirlerken ara hedefleri referans alacağız. Böylece, kontrol ufku içerisinde enflasyonun ara hedeflere yakınsamasını
sağlayacağız.

• Bunu yaparken de enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimini ve beklentilerini göz önünde bulunduracağız.

• Enflasyon görünümünün ara hedeflerden belirgin bir biçimde ayrışması durumunda ise, para politikası duruşumuzu sıkılaştıracağız.

0
be_endim
Beğendim
0
dikkatimi_ekti
Dikkatimi Çekti
0
do_ru_bilgi
Doğru Bilgi
0
e_siz_bilgi
Eşsiz Bilgi
0
alk_l_yorum
Alkışlıyorum
0
sevdim
Sevdim
Sorumluluk Reddi Beyanı:

Pellentesque mauris nisi, ornare quis ornare non, posuere at mauris. Vivamus gravida lectus libero, a dictum massa laoreet in. Nulla facilisi. Cras at justo elit. Duis vel augue nec tellus pretium semper. Duis in consequat lectus. In posuere iaculis dignissim.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Taksim ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.