Yeni Şafak yazarı Tamer Korkmaz, “Çocuklar Duymasın” dizisinde canlandırdığı “Mary” karakteriyle tanınan oyuncu Demet Tuncer’in CIA’den aldığı teklifi ve Türkiye’de CIA adına çalışan gazetecilerin varlığını vurguladığı yazısında, “Nejat Birecik ile Demet Tuncer’in çok önemli ifşaatlarından “acayip rahatsız olanları” tahmin etmemiz… Hiç de güç değildir!” dedi.
Korkmaz’ın yazısı şöyle;
“Önemli bir ifşaat, yoğun gündemin arasında kaynayıp gitti.
-Nedir?
“Çocuklar Duymasın” dizisinde canlandırdığı “Mary” rolüyle tanınan oyuncu Demet Tuncer…
“ABD’de üniversite okuduğu yıllarda, CIA’den teklif aldığını” açıkladı!
İŞTE, O TEKLİF
Bakınız, Tuncer ne diyor:
“Uluslararası güvenlik dersimize giren ve CIA’de analist olarak çalışan bir profesör ile birkaç makalede birlikte çalışmıştık…
İstihbarattaki insan unsuruna olan merakımı fark etmiş olmalı ki, benimle çalışmaya devam etti.
İnsanları okumak, onların psikolojik kalıplarını analiz etmek ve beden dillerini neden, nasıl, hangi amaçla kullandıklarını anlamak; her daim beni heyecanlandıran bir alandı, bu konuda oldukça başarılıydım.
Kariyer haftasında, okula birçok firma tanıtım için
gelmişti…
İşte o hafta, hocam bana ilginç bir soruyla yaklaştı…
‘Demet, CIA için çalışmak ister misin?’ dedi…
Başta, teklif beni heyecanlandırdı.
Ancak sonra düşündükçe bir anlam veremedim…”
BİR TEK ŞEY
Tuncer, hocasına “CIA’in kendisini neden istediğini” sorduğunda ise şu cevabı almış:
“Seni ülkende üst düzey bir bürokrat ya da diplomat yaparlar…
Vakti geldiğinde ise senden tek bir şey isterler!”
***
Aldığı bu karşılık, Demet’in midesini bulandırmış ve CIA mensubuna şöyle demiş:
“Üzgünüm, ben ne ailemi ne de ülkemi satarım!”
(Habertürk, 13 Ekim 2024)
PÜF NOKTASI
Tuncer, ret cevabından önce şunu da düşünmüş:
“Beni kendi ülkemde başka bir devlet nasıl üst düzey bürokrat veya diplomat yapabilir ki, buna nasıl gücü yetebilir ki?”
***
O vakit, ihtimal vermediğinden dolayı “takılmadığını” söylediği işte bu husus, aslında derin hadisenin püf noktasını oluşturuyordu!
GİZLİ PROTOKOL
Türkiye’nin (veya başka bir ülkenin) NATO’ya üyeliğinin…
Ancak bütün kurumların üzerinde bir “Gizli Yapılanma” yani Gladyo örgütü kurmakla mümkün olduğu/olabildiği gerçeğini…
Bilmediğinizde, ıskaladığınızda veya gözardı ettiğinizde…
Aynen Demet Tuncer gibi “Başka bir devletin (ABD) gücü, buna nasıl olur da, yetebilir ki?” diye düşünürsünüz!
-Ki, yanıldığınızın resmidir.
İKİ FOTOĞRAF YANYANA
Gladyo, CIA ile birlikte çalışır.
Bu minvalde, muhtelif mesleklerden eleman devşirirler.
***
Şimdi, Demet Tuncer›in ifşaatını…
Kısa bir süre önce, Devlet Tiyatroları eski Genel Müdürü Nejat Birecik’in anlattıklarıyla birlikte değerlendirelim.
Birecik, ne diyordu:
“Muhsin Ertuğrul’dan sonraki dönemde Devlet Tiyatroları’nda CIA etkin bir rol aldı…
1960’lı yıllarda Genel Müdürümüz Cüneyt Gökçer ile eşi Ayten Gökçer, Bahçelievler 3. Cadde’de her Pazar günü Türkiye’deki CIA Şefi Ruzi Nazar ile buluşuyordu.”
PARAYI VERDİ, DÜDÜĞÜ ÇALDI
Tam da, burada…
Frances Stonor Saunders’ın “Parayı Verdi Düdüğü Çaldı: Sanat ve Edebiyat Dünyası’nda CIA Parmağı” adlı müthiş kitabını bir defa daha hatırlatalım.
Türkçesi “İmge” tarafından yayınlanan kitapta, Gladyo’nun temellerinin “nasıl atıldığı” da anlatılıyor.
“SATILMIŞ GAZETECİLER”
Yeri gelmişken…
Bu sütunda -tam on senedir- defalarca atıf yaptığımız bir başka önemli kitabı da (İmge Yayınevi) not edelim.
***
Udo Ulfkotte “Gekaufte Journalisten” (Satılmış Gazeteciler) adlı kitabında; CIA’in Batılı ülkelerdeki gazetecileri ve politikacıları “nasıl istihdam ettiğini” anlatmıştı.
Birkaç yıl sonra (2017), Alman gazeteci şüpheli bir biçimde hayatını kaybetti!
***
Frankfurter Allgemeine Zeitung’un eski editörlerinden Ulfkotte…
CIA’in, kendisi de dahil birçok medya mensubunu kullandığını ifşa etmişti!
“Alman medyasındaki birçok ismin, NATO-ABD-CIA tarafından “özellikle seçilmiş gazeteciler olduğundan” söz ediyordu.
GİZLİ AĞLARA BAĞLANANLAR
Ulfkotte’nin “CIA’e çalışan gazeteciler” hakkındaki bir konuşmasında yer alan şu sözler de ibretliktir:
“Amerikalıların, Türkiye’den veyahut İngiltere’den gazetecilere olan tesirini, mesela okyanus ötesi organizasyonlara baktığımızda görebiliriz.
Bu organizasyonlar Türk gazetecileri de davet ederler ve onları kendilerine ait gizli servis ağlarına bağlarlar.
Eğittikleri gazetecilere ABD, İngiltere yanlısı yazılar yazdırırlar.
Bu gazetecilerin son tahlilde yönetici pozisyonuna yükselmesi beklenir.
ABD’deki organizasyonlara davet edilen gazeteciler arasında birçok Türk gazeteci de bulunuyor…
Gazeteciler, bu organizasyonlara dâhil olduklarında adeta bir beyin yıkama olayına maruz kalıyorlar…
Amerikan yanlısı olmaları sağlanıyor.
Türk devletinin çıkarını düşünmek yerine daima ABD’nin menfaatlerine göre hareket etmeleri, Amerikalıların istediklerini yazmaları isteniyor…”
CIA’İN EKO-SİSTEMİNDEKİLER
Locaefendi Fetullah’ın Türkiye›deki ilk «yabancı teknik direktörü» CIA’in ünlü ismi Graham Fuller’dı.
FETÖ (Paralel Devlet Yapılanması) Türkiye’deki Gladyo’nun lokomotif örgütüdür.
***
FETÖ’nün Eko Dumanlı’sı, Bilici’cisi, Adem Yavuz’u, Emre Uslu’su, Topçin’i, Cevheri’si, Apo Bozkurt’u, Eyüp John’ı vesaire…
Udo Ulfkotte’nin “Satılmış Gazeteciler” kitabında çarpıcı belgeleriyle anlattığı türden…
Başta ABD olmak üzere Batı Kulübü’ne çalışan “iliştirilmiş; vazifeli” elemanlar kapsamındadır.
KAİ İLE KANKASI
Vaktiyle CIA’in Almanya’da kurduğu “Atlantik Brücke” derneğinin yönetim kurulu üyesi olan, Bild gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Kai Diekmann, “Transatlantik” bir gazetecidir.
Onun CIA bağlantısı, Udo Ulfkotte’nin kitabında belgelenmişti.
***
Ertuğrul Özbaydınyahu›nun “hayran olduğu” dahası “kankası” bir isimdir, Herr Diekmann!
ERTUĞRUL’UN KANATLARI
Törkiş Baronsal Gladyo’nun medya masasında yıllardır “gizli bir görevi” bulunan Mister Özbaydınyahu›nun…
Vaktiyle “kanatları altına aldığı” iki Paralel Şahıs ise şimdilerde kaçak vaziyette…
Gazetecilik mesleğinin “yüz karaları” olan Eko Dumanlı ile Eyüp John adlı “kifayetsiz muhteris” etki ajanlarından söz ediyoruz.
***
Yakın geçmişte, Eko Dumanlı’nın talimatıyla gazetelerine manşet atmış olan bazı eski yayın yönetmenleri ise çoktan araziye uyup kamufle oldular!
AMERİKAN MUHİPLERİ
-Francis Stonor Saunders ile Udo Ulfkotte’nin müthiş kitaplarından nefret edenleri…
Yahut…
-Nejat Birecik ile Demet Tuncer’in çok önemli ifşaatlarından “acayip rahatsız olanları” tahmin etmemiz…
-Hiç de güç değildir!