15 Temmuz hain darbe girişimin üzerinden 9 yıl geçti. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 15 Temmuz’a ilişkin açıklamalarda bulundu. Soylu, “Farklı bir şekilde dahi olsa “tekrarı halinde” ihanet gecesi, milletimiz direniş fırsatı dahi bulamayabilir” dedi.
Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 15 Temmuz darbe girişiminin dokuzuncu yılında Aydınlık’a konuştu.
AK Parti İstanbul Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçişleri Komisyonu Başkanı Süleyman Soylu, FETÖ’nün arkasındaki güçlerin diri olduğuna dikkat çekti.
İşte Süleyman Soylu’nun açıklamalarından satır başları:
‘O gün emperyalizmi yendik”
SORU: 15 Temmuz’un 9. yılında FETÖ ile mücadelenin neresindeyiz? Tehdit ne düzeyde sürüyor?
15 Temmuz bir kırılmadır…
O gün emperyalizmi, Batının oyun kurucularını yendik.
FETÖ, Türkiye üzerine özgülenmiş ve etki coğrafyamızı hedef almış sadece bir terör örgütü değil; aynı zamanda bir istihbarat örgütüdür. Bu açıdan bakıldığında 15 Temmuz tarihi, bu terör ve istihbarat örgütünün uzun yıllardır oluşturduğu Türkiye’yi ele geçirme stratejisinin, tüm kurgularının, tüm değerlerimizi nasıl istismar ettiklerinin açığa çıktığı, kurdukları ilişkilerin deşifre edildiği ve bunların çökertildikleri tarihtir.
Takdir edersiniz ki uzun yıllar devletin ve milletin tüm hücrelerine şırınga edilmiş böyle bir yapının dönemsel müdahalelerle bertaraf edilmesi mümkün; ancak tamamen temizlenmesi kolay değildir ve bu sadece güvenlik birimleri, istihbarat yapımız ve tüm güvenlik karargahlarımızın meselesi değildir. Topyekûn bir güvenlik mimarisiyle, devletimiz ve milletimize yönelik tüm savunma hatlarını içine alan ve uzun yıllar kesintisiz işleyecek, eğitim sistemimizden uluslararası ilişkilerimize, sivil toplum yapımızdan kamu stratejilerimize kadar sürekli bir mekanizma oluşturulmalıdır.
“Milletiniz direniş fırsatı bile bulamayabilir”
Unutulmamalıdır ki bu sinsi istihbarat örgütünün kurulması talimatını verenlerin zihniyeti hala tazedir ve fırsat kollamaktadır. Bu nedenle mücadele gevşemeden tereddütsüz biçimde sürdürülmelidir. Darbeciye karşı gevşeklik, merhametten maraz doğurur. Zira, karşı karşıya olduğumuz yapı, vicdana değil; fırsata sığınarak varlık bulmuştur. Farklı bir şekilde dahi olsa “tekrarı halinde” ihanet gecesi, milletimiz direniş fırsatı dahi bulamayabilir. Onun için, bundan sonraki süreçlerde gösterilecek gafletin bedelinin de ihanet olacağı hatırdan çıkarılmamalıdır.
Tüm bu saiklerle, darbe girişimi sonrası eski yapının açık ve eksiklikleri tanımlanmış ve tamamlanmıştır. Devlet, yeni bir güvenlik paradigması ve yeni bir güvenlik mimarisi oluşturmuştur.
“Geleceğe de ait büyük bir ders”
O günden itibaren Türkiye’nin caydırıcılık eşiği de bambaşka bir noktaya taşınmıştır. Yeni güvenlik mimarisi, ülkemizin karşı karşıya kaldığı tüm güvenlik sorunlarına, tehditlere ve risklere karşı ülke içerisinde, sınırlarımızda ve sınırlarımızın hemen ötesinde mücadelemizi başarılı bir şekilde sürdürmektedir. Proaktif ve sürekli teyakkuz hali olarak niteleyeceğimiz bu durum, tam da içinde bulunduğumuz konjonktür içerisinde bize, aslında, büyük bir avantaj sağlamış; savunma sanayisinde çığır açan adımlar, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve terörsüz Türkiye gibi birçok çıktının oluşmasına katkı sağlamıştır.
15 Temmuz darbe girişimi, sadece bugüne ait değil; geleceğe de ait de büyük bir derstir. Batı, kurdurduğu, ele geçirdiği cemaat görünümlü istihbarat örgütüyle, tüm değerlerimizi istismar ettirerek ülkemize el koymaya çalışmıştır.
Milletimiz, kıymetli Cumhurbaşkanımıza ve devletimize sadakatle bağlı evlatları sayesinde bu hain girişimi bertaraf etmiştir…
“Bürokratik bir darbe girişimi”
Bugün yaşanılan süreç açısından (iç ve dış siyasi gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda) çıkarılması gereken dersler, devlete ve millete düşen görevler neler?
15 Temmuz’da karşılaştığımız trajik süreç, hepimizi topyekûn temkin ve tedbire sevk etmiştir. Devlet ve millet aklı, sadece güvenlik paradigmamızı değil; aynı zamanda hükümet sistemimizi de değiştirmiştir. Bunun nedeni gerek güvenlik açığı oluşturabilecek gerekse de siyasal istikrarsızlık oluşturabilecek herhangi bir müdahaleye sistemin izin vermemesini sağlamaktır. Bu bağlamda, yeni hükümet Sistemi ile birlikte güvenlik istikrarı ve siyasal istikrar, demokratik bir süreç olarak işletilmiştir. Her ne kadar FETÖ istihbarati bir yapılanma olarak düşünülse de şu temel hususu asla göz ardı etmemek gerekir: 15 Temmuz, bürokrasi üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılan bir darbe girişimiydi; yani bürokratik bir darbe girişimidir.
Aynı şekilde, 1960, 1971, 1980 darbeleri ile 28 Şubat da bürokratik darbe girişimleridir. Bugün Avrupa’da da ABD’nin de başarısız yönetim süreçlerinde tartışılan durum, bürokratik başarısızlık sonucudur. Güvenlik, yönetim ve ekonomi bürokrasilerinin başlarına açtığı sıkıntılar, Avrupa ülkelerini de ABD’yi de çıkmaz sokağa sürüklemektedir. İşte simdi tam da bu durumdan çıkmaya çalışmaktadırlar.
“Türkiye’nin başarısı”
Aslında, demokrasinin Batı tarafından “mış” gibi işletilmesi ve demokrasinin istismar edilerek otokratik bir merkezi idare sistemine dönüştürülmesi, demokrasinin hor kullanılması, küreselcilerin başlattığı Rusya Ukrayna savaşı, Gazze soykırımı, İsrail’in İran’a karşı hukuksuz saldırıları ve ABD’nin İran’ı bombalaması demokrasinin ve hukukun istismar edilerek küresel güçlerin küresel imparatorluklarını dayatma sürecidir.
İşte, FETÖ, bu küresel imparatorluğun bir aparatı ve maşasıdır. Bugün küresel cenah, bölgemizde ve dünya genelinde yaşanan gelişmelerde FETÖ’den yoksun kalmıştır ve bu Türkiye’nin bir başarısıdır… FETÖ’nün Balkanlar, Orta Asya, Kafkasya ve kısmen Ortadoğu’daki etkileri kırılmıştır. Ve elbette ki, bölgemiz olmasa dahi, Afrika’daki etkileri de azaltılmıştır… Bu da mücadelenin yalnızca içeride değil; küresel düzlemde de sonuç verdiğinin somut göstergesidir.
“Terör yapılarına diz çöktürüldü”
15 Temmuz işgal günü direnişin merkezindeydiniz. Hemen sonrasından 2023 yılına kadar İçişleri Bakanıydınız. 7 yıllık süre sizin için nasıl geçti?
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası, olağanüstü bir dönem. Bu dönemde devletin tüm birimleri ile birlikte, İçişleri Bakanlığı bu süreçte çok fedakarane bir sınav vermiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlılığı ile iç güvenlikte yeni bir mimari oluşturmuştur. İnsan kaynağı, teknolojik donanımı, altyapısı, koordinasyonu ve tüm konvansiyonel yapılarının yenilenmesiyle birlikte, karşı karşıya kaldığı saldırılardan ve yok etme girişimlerinden yeni bir sistem çıkarmayı ve yenilenmeyi başarmıştır.
50 bine yakın FETÖ mensubunun ihracından sonra herhangi bir aksaklığa meydan vermeden, kararlı bir şekilde, tüm güvenlik meselelerinde nice büyük fedakarlıkların ve başarıların altına imza atılmıştır. PKK, FETÖ/PDY, DEAŞ, DHKP-C, MLKP gibi tüm terör yapılarına diz çöktürülmüştür.
“Tarih tamamını kayda aldı”
Aynı anda, tarihin en büyük göç dalgasıyla mücadele edilmiş, kurumsal ve altyapısal anlamda gerekli bütün tedbirler alınarak göç dalgası kırılmıştır. Suriye’deki iç savaşın etkilerinin oluşturduğu tüm güvenlik açıkları ve güvenlik maliyetleri ile de mücadele edilmiştir.
Yine üstüste yaşadığımız, pandemi, depremler, seller ve yangınlar gibi tüm afetlerde de milletimizin hep yanında olunmuştur.
Özetle, şerden hayr çıkarmasını bilmiş, sadece güvenlik mimarisi değil; kolluğun, jandarmanın, polisin, sahil güvenliğin ve korucuların tüm donanımları, altyapıları ve teknolojik ekipmanları tarihin en üst seviyesine çıkarılmıştır.
Son olarak şunun altını çizmek isterim: Bugün çocuklarımız yeni bir sabaha daha büyük umutlarla uyanıyorsa, bu bize her şeyden daha kıymetlidir.
Son söz: Tarih, bu sürecin tamamını kayda almıştır.
