Suriye’deki gelişmeleri yorumlayan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Türkiye’nin çok temkinli olması gerektiğini’ söyledi.
Halk TV‘ye konuk olan İmamoğlu, Suriye’de Beşar Esad’ın devrilmesi ve halkın yönetimi ele geçirmesine ilişkin şunları söyledi:
* Çok yönlü bakılması gereken Suriye meselesi bugün başka bir döneme evrilmiş durumda. İlk bakışta çoklu tepki okuyabiliyorum ya da çoklu tepkileri görebiliyorum. Ama çok temkinli olmamız gereken bizim ülke olarak Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak kurumlarıyla birlikte çok tarihsel sorumluluklarla yüklü bir döneme daha giriyoruz.
‘Irak ve Libya’da yaşanan süreçlerden çok farklı değil’
* Türkiye’ye 82-83 plakaları ekleniyor. Sanki bir zafer narası atılırcasına bazı sosyal medya içerikleri üretiliyor. Bu zihnin altına itilen zaman içerisinde, o bilinçaltına verilen o kavramların bugün aslında su yüzüne çıkması hali. Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlü bir devlet olmak zorunda.
* Ama bu bölgede olmanın bazı koşulları ve şartları var. Komşularınızın iyi bir yönetime sahip ülke-devlet olmalarına destek olmak gibi bir sorumluluğu var. Bugün, Suriye’de yaşanan olaylar baktığımızda aslında, yakın tarihe geri dönelim, Libya’da Kaddafi veya, Irak’ta Saddam Hüseyin’in yaşadığı süreçlerle çok farklı, çok birbirinden uzak süreçler değil.
‘Yüzde 90 oy alsanız ne olur?’
* İç çatışmalar halkını hiçe saymak ve belli bir kesimi koruyucu bir mekanizmanın altında tutup, kendi halkının farklı kesimlerine aynı derecede eşitlik hissini göstermemek, otoriter aklın, sonrasında geldiği sürecin özeti. Bugün Suriye’de de benzer bir şey yaşanıyor. Dolayısıyla süreç çok hassasiyetle incelenmeli ve takip edilmeli ki biz de takip ediyoruz süreci. Baktığınızda yüzde 90 oy alsanız ne olur yani? Esad yüzde 90’a yakın oy alarak seçiliyordu. Bugün bir anda pat diye ortada bir Esad yok, farklı gelişmeleri takip ediyoruz bölgede.
‘Cumhuriyetin en kötü dış politika süreci’
* 2011’den beri yapılan dış politika sürecimiz gerçekten Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinin ne yazık ki en kötü yönetilen dış politika sürecidir. Özellikle Suriye için söylüyorum. Esed’di Esad oldu. Sonra tekrar Esad oldu. Şimdi tekrar Esed oldu. Yani başka bir tarafına bakalım; Şam’da Emevi Camii’ne gitmekten bahsedildi. Ya bizim kültürümüzde, bakış açımızda yok.
* Türkiye Cumhuriyeti devleti 1923’teki kuruluş değerleri açısından bütün komşularıyla iyi ilişki geliştiren, dostluk ve barış içerisinde olması ama aynı zamanda o devletlerin de kendi hak ve hürriyetleri kadar, kendi içinde yaşayan halkların da haklarının ve hürriyetlerinin korunduğu mekanizmalarla güçlendirilmesi gerektiği, ben hemen bir flash bellekle yaparım, yani geçmişe dönerim.
* Türkiye’nin anahtar ülke olmalı. Olmak zorunda. Anahtar ülke ama bugüne kadar bunu başaramadık.
* Bize göre İstanbul’da 2 milyonun üzerinde Suriyeli var. Resmi sayılar 1 milyon 300 bin ila 1 milyon 400 bin arasında gösteriliyor; ancak bize göre bu rakam 2 milyon civarında.
‘Ahmak davası, ahmakça bir dava’
Ahmak davası, ahmakça bir dava. Çok ciddi bir iş. Bunu bana yurtdışından gelip ya da başka bir yere gittiğimde sorularlar. Anlatmaya utanıyorum.