Çin Dışişleri Bakanı Wang, Moskova ve Washington’un ikili ilişkileri normalleştirmek için ilk adımı attığını belirterek Ukrayna çatışmasını çözüme kavuşturmak için görüşmelere devam etme çağrısında bulundu.
Rusya’nın başkenti Moskova’ya ziyarette bulunan Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Sputnik’e verdiği röportajda, Moskova ve Washington arasında başlayan görüşmelerin, dünyada güç dengesini istikrara kavuşturmak ve iyimserliği teşvik etmek amacıyla ilk adımı attığını söyledi.
Wang, “Rusya ve ABD, büyük güçler arasındaki güç dengesini istikrara kavuşturmak ve iç karartıcı bir uluslararası ortamda iyimserliği teşvik etmek amacıyla ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde ilk adımı atmışlar” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
Günümüz dünyasında giderek artan bir kesinlik eksikliği var. Bu koşullarda, büyük ülkeler taahhütlerini yerine getirerek, öngörülemeyen bir dünyada istikrar sağlayıcı bir faktör olarak hareket etmeli.
‘Ukrayna görüşmeleri devam etmeli’
Ukrayna’daki durum hiç de kolay olmasa da barış görüşmelerine doğru bir eğilim olduğuna dikkat çeken Çinli diplomat bu konuda şu değerlendirmede bulundu:
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump iki kez telefonda görüştü.
Moskova ve Washington’dan ekipler temas halindeler. Ukrayna krizinin siyasi çözümü ve Rusya-ABD ilişkilerinin iyileştirilmesi konusunda ciddi bir görüşme yapıldı ve bazı sonuçlar elde edildi. Barışa doğru atılmış bir adım, büyük olmasa da yapıcı bir adım, atılmaya değer. Barışı yatarak elde edemezsiniz, çalışmak zorundasınız.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Sputnik’e verdiği röportajda, Pekin’in Ukrayna çözümüne ilişkin duruşuna ayrıntılarıyla açıklık getirdi.
Savaş alanındaki durum kolay değil. Pekin barış görüşmelerinin devam etmesi çağrısında bulunuyor.
Moskova diyalogdan vazgeçmiyor.
Rusya ve ABD bazı sonuçlar elde etti, bu küçük ama yapıcı bir adım.
Tarafların anahtar konulardaki konumları çok farklı. Barışa giden yol hala çok uzak.
Çin, Ukrayna krizinin nedenlerinin ortadan kaldırılmasından yana.
Pekin çatışmanın çözümünde yapıcı bir rol oynamaya hazır.
Olası bir barış anlaşması tüm taraflar için bağlayıcı, adil ve kabul edilebilir olmalı.
Anlaşma, Avrasya’da ve dünyada gerçekten kalıcı bir barış ve istikrar sağlamalı.
‘Rusya ve Çin, barışı koruma konusunda özel bir sorumluluğa sahip’
Çin Dışişleri Bakanı Wang, Sputnik’e açıklamasında, Rusya ve Çin’in dünya genelinde barışın korunması ve kalkınmanın sürdürülmesi konusunda özel bir sorumluluğa sahip olduğunu belirtti.
Wang, bu konuda şu ifadeleri kullandı:
Birbirlerinin en büyük komşuları, dünya güçleri ve BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri olarak ülkelerimizin dünyada barış ve kalkınmanın sürdürülmesi konusunda özel bir sorumluluğu bulunuyor.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in stratejik liderliği altında, Çin ve Rusya arasındaki ortaklık ve stratejik işbirliğinin sürekli olarak derinleştiğine dikkat çeken Dışişleri Bakanı, bunun sadece tarihin mantığına tam olarak uymakla kalmayıp aynı zamanda ikili ilişkilerin güçlü öz yeterliliğini de kanıtladığını belirterek şunu dedi:
Bu sayede barış, uyum ve ortak refah içinde yaşayabilir, çok kutuplu bir dünyanın oluşumuna ve uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesine daha fazla katkıda bulunabiliriz.
Wang, iki ülkenin dünya düzenini daha adil bir yöne itmek için yeni katkılarda bulunacağını söyledi.
‘Nükleer silahlanma yarışına girmek gibi bir niyetimiz yok’
Wang Yi, ülkesinin nükleer silahlar ve silahsızlanma politikasına ilişkin görüşlerini de aktardı.
Ülkesinin nükleer meşru müdafaa stratejisine bağlı olduğunu kaydeden Çinli diplomat, nükleer silahlanma yarışına girmek gibi bir niyetleri olmadığını kaydederek, “Nükleer cephaneliğini ulusal güvenlik için gerekli olan en düşük seviyede tutuyoruz” dedi.
Çin’in nükleer güçlerinin ve politikalarının dünya barışına önemli bir katkı sağladığını dile getiren Wang, nükleer silahsızlanmanın kademeli olması ve herkes için azalmayan güvenlik ilkesine dayanması gerektiğini vurgulayarak bu konuda şunları söyledi:
Nükleer silahların azaltılması konusu üzerinde çalışması gereken taraf, dünyadaki en büyük nükleer cephaneliğin sahibi.
Çin’in nükleer cephaneliği ABD’ninkiyle kıyaslanamayacak kadar az.
ABD’nin Çin’den nükleer silahsızlanma müzakerelerine katılmasını talep etmesi adil ve gerçekçi değil.
ABD, ulusal güvenlik politikasında nükleer silahların rolünü zayıflatmalı, ‘nükleer ittifaklar’ kurmayı, küresel füze savunmasını ve diğer ülkelerin sınırları yakınına orta menzilli füzeler ve diğer stratejik güçleri konuşlandırmayı durdurmalı.
Çin, ABD’yi nükleer savaş risklerini azaltmak için çaba sarf etmeye çağırıyor.