Avrupalı lüks markalar Trump’ın yüksek ithalat vergilerinden etkilenmemek için üretimlerinin bir kısmını ABD’ye taşımayı değerlendiriyorlar.
Lüks marka tasarımcıları, lüks Fransız moda markası Hermès’in ikonik ve son derece pahalı çanta modeli olan Birkin’in Fransa’nn başkenti Paris yerine ABD’nin Teksas eyaletine üretilmesi durumunda çekiciliğini kaybedip kaybetmeyeceğini tartışıyorlar.
The Wall Street Journal gazetesinin haberine göre çoğu lüks marka Avrupa’daki üretim üslerine sıkı sıkıya sarılmış durumda, ancak başkan Donald Trump’ın ek vergilerinin tetikleyeceği bir ticaret savaşının patlak vermesi durumunda üretimlerinin bir bölümünü ABD’ye taşınmaları mantıklı olacak.
Trump’ın ithalata uygulayacağını ifade ettiği ek gümrük vergilerinin detayları henüz belli olmamakla birlikte lüks markaların, bugün kendileri için en önemli pazarlardan biri haline gelen ABD için önlem düşünmeleri de gerekiyor.
“Müşteriler kendilerini kazıklanmış hissediyor”
Lüks markalar, ek gümrük vergileriyle birkaç şekilde başa çıkabilirler. Bu seçeneklerden biri ürün fiyatlarını artırmak. Ancak lüks markalar fiyat artırma konusunda çok kötü bir üne sahip oldukları için bu yöntemi uygulamak pekk kolay olmayacak. Çatısı altında Louis Vuitton, Christian Dior, Fendi ve Kenzo gibi birçok ünlü markanın bulunduğu LVMH’nin kurucusu Bernard Arnault, şirketin yaptığı son mali durum bilgilendirme toplantısında lüks markaların son yıllarda fiyatları agresif bir şekilde artırmasının ardından müşterilerin kendilerini “kazıklanmış” hissettiğini söylemişti.
Lüks markaların talep esnek olduğu yani fiyat artışlarıyla birlikte azaldığı düşüşleriyle birlikte arttığı için Amerikalı tüketicilerden daha fazla para istemeleri hiç de kolay değil. Bank of America’nın kredi kartı verilerine göre, ABD’de lüks harcamalar 10 çeyrek üst üste daraldıktan sonra geçen yılın sonunda iyileşme işaretleri gösterebildi. Markalar, Çin’de azalan satışlarının yarattığı olumsuz etkiyi ABD’li müşterilerin artan talebiyle telafi edebileceklerini düşündüklerinden canlanmayı bozabilecek bir fiyatlama davranışına girmek istemiyorlar.
Lüks üretimin yüzde 55’i İtalya’dan
Diğer bir seçenek de üretimin bir kısmını ABD’ye taşımak. Son dönemde ağırlık kazanan bu seçenek Başkan Trump’ın dediği gibi lüks markaların markaların gümrük vergilerinden tamamen kaçınmasını sağlayabilir. Lüks markalar, ABD’de enerji fiyatları Avrupa’dan ucuz olduğu ve bazı eyaletler istihdam yaratan fabrikalar kuran şirketlere cömert sübvansiyonlar verdiği için uzun vadede tasarruf bile edebilirler.
Lüks markalar halihazırda işin büyük bir kısmını yakınlarında bulunan fabrikalara fason yaptırıyorlar. Danışmanlık şirketi Bain’e göre, küresel lüks malların yaklaşık yüzde 55’i İtalya’da, çoğunlukla büyük markalarla anlaşan fabrikalar tarafından fason olarak üretiliyor.
Pahalı el çantaları ve giysilerin üzerindeki “Made in Italy” veya “Made in France” etiketleri bazı tüketiciler için ürülerin cazibesini arttırıyor. Bazı lüks malların, belirli bir bölgeye bağlı oldukları için başka bir yerde üretilmeleri sözkonuu değil. Bu nedenle “Champagne-Şampanya” olarak adlandıracağınız içkiyi kuzeydoğu Fransa’da, İsviçre saatini de İsviçre’de üreten zorundasınız.
Ancak Gucci ya da Prada gibi kitlesel pazara yönelik bazı lüks markalar için durum biraz daha rahat. 3.000 dolarlık Puffer ceketlerinin üreticisi Moncler, düşük maliyetli Romanya’da üretim yapıyor. Bernstein adlı danışmanlık şirketinin lüks markalar analisti Luca Solca, bu durumun markanın cazibesini azaltmadığını söylüyor. Lüks bir markanın fabrikayı kendisinin işletmesi ve standartları yüksek tutması durumunda, müşterilerinin yeni bir ülkede üretime olumsuz tepki verme olasılığının az olduğu ifade ediliyor.
Trump’ın ithalata ek vergi tehdidi Amerika’da üretimi cazip kılıyor
Avrupa dışında üretim LVMH’nin sahibi olduğu Louis Vuitton markasına da zarar vermedi. Markanın halihazırda Amerika’da iç pazar için el çantası üreten üç büyük fabrikası var. Bu çantalar “ithal malzemelerden A.B.D.’de üretilmiştir” etiketi taşıyor ve alışveriş yapanlar da buna aldırmıyor görünüyorlar. Louis Vuitton, UBS’in (Union Bank of Switzerland) en son tüketici anketinde Amerikalıların en sevdiği lüks marka olarak öne çıktı.
LVMH’nin kurucusu Arnault, şirketin gelecekte daha da fazla üretimi ABD’ye taşıyabileceğini söylüyor. Çünkü Fransa’daki vergi artışları ve Donald Trump’ın ithalata ek gümrük vergisi tehdidi Amerika’da üretimi daha cazip hale getiriyor. Şirketin bugün satışlarının dörtte birini ABD’de yaptığı düşünüldüğünde bu doğru bir karar olacak.
Bazı markalar ise tüketiciler tarafından tam da malları Avrupa’da el yapımı olduğu için ödüllendirildiğinden bu da Hermès’in muhtemelen yakın zamanda Teksas’a taşınmayacağı anlamına geliyor. Ancak lüks hiyerarşisinde biraz daha alt sıralarda yer alan markalar için Amerikan fabrikaları, daha korumacı bir küresel ekonomide akıllıca bir savunmaya dönüşeceğe benziyor.