Yunanistan Savunma Bakanı Dendias, Yunanistan’ın ulusal güvenlik stratejisine ilişkin bir konferasta yaptığı konuşmasında, Türkiye’nin Avrupa perspektifinden sapmasının 2010 yılı sonrası iyice belirginleştiğini belirterek, “Türkiye ülkemize yönelik iddialarının gündemini yavaş yavaş genişletiyor” iddasında bulundu.
Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias’ın ‘Bağımsızlık Sonrası 1974-2024: Yunan Dış Politikasının 50 Yılı’ başlıklı konferansta yaptığı konuşmanın yaptığı konuşmada dış politika ve savunma meselerine ilişkin açıklama yaptı.
Konuşmasının önemli bir kısmında Dendias, Türkiye’ye ilişkin birtakım iddialara yer verdi.
‘Ankara’nın Avrupa perspektifinden sapmasının 21. yüzyılın ikinci on yılının başında belirginleştiğini’ öne süren Dendias, “Avrupa müktesebatına yakınlaşmak yerine ondan sapmaya başladı. Eğer yarın sabah Türkiye sihirli bir şekilde tüm Avrupa müktesebatını kabul etseydi, sorunlarımızın yüzde 90’ı çözülmüş olurdu” cümlesini kaydetti.
Dendias böylelikle Avrupa Deniz Hukuku’nun kabul etmesiyle Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’deki Türk-Yunan anlaşmazlığının çözülebileceği kuralları kabul etmiş olacağını iddia etti.
‘Türkiye neo-Osmanlı modellere yöneliyor’
Konuşmasında Yunanistan’ın ‘coğrafi abluka’ riskiyle karşı karşıya olduğunu öne süren Dendias “21’inci yüzyılda kendimizi cennette bulmadık. Bunun yerine kendimizi jeopolitik rekabet dönemlerine geri dönerken bulduk. Sonunda savaş Avrupa’ya ve dünyaya geri döndü” dedi.
Türkiye’nin neo-Osmanlı modeline yöneldiğini iddia eden Dendias, konuşmasını şu cümleler ile devam ettirdi:
Bizim umduğumuzdan oldukça farklı. Hakikaten de Yunanistan’a ilişkin iddialarını yavaş yavaş gündemine alarak genişletiyor. Yanlış anlaşılmaları önlemek için, Dışişleri Bakanı olduğum dönemde yaptığım gibi, Türkiye ile konuşmak zorunda olduğumuz gerçeğinin altını çiziyorum ancak bu, ‘casus belli’ gibi Türk pozisyonlarının kabul edilemez yönlerini her zaman gündeme getirmeyi ifade ediyor.
Miçotakis hükümetinin ilk döneminde neler yapıldığının görülmesi gerektiğinin altını çizen Dendias, bir kabusla yüzleşmek zorunda kaldıklarını ifade ederek bunu şu cümleler ile izah etti:
Neydi bu kabus? Yunanistan’ın coğrafi olarak denizden dışlanması. Şayet Mursi hükümeti Mısır’da kalsaydı, uluslararası deniz hukukuna uymak zorunda kalmadan bir MEB tanımlamak için Türkiye ile ileri düzeyde görüşmeler yapıyordu. Buna bir de kabul edilemez Türkiye-Libya meselesini eklerseniz, Yunanistan’ın kapana kısılma tehlikesini anlarsınız.
‘Bugün Türkiye-Libya deniz yetki anlaşması ile mücadele ediyoruz’
Konuşmasının bu kısmında, “Hızlı ve ciddi bir şekilde hareket etmemiz gerekiyordu” diyen Dendias, İtalya ile tekrar konuşma ve 50 yıl süren müzakerelerin ardından MEB’i tanımlayan anlaşmayı imzalayarak çözüme kavuşturma fırsatı olduğunu belirterek hemen ardından Mısır ile müzakereleri başlatma ve sonuçlandırma girişiminde bulunduklarını dile getirdi.
Bugün ‘Türk-Libya Memorandumu’ ile mücadele ettiklerini dile getiren Dendias, Mısır ile yapılan anlaşmanın başka bir boyutu olduğunu belirterek konuşmasını şu cümleler ile sürdürdü:
Türkiye’ye açıklama yapma ve Yunanistan’ın ciddi bir şekilde konuşmaya hazır olmadığı argümanını geçersiz kılma boyutu var. O zamana kadar Türkiye’nin argümanı şuydu: Yunanlılar bizimle aynı fikirde değiller, dostları olan İtalyanlarla da aynı fikirde değiller. Kimseyle aynı fikirde değiller.
Kısmi bir anlaşma olan Mısır ile yapılan anlaşma, iyi niyetli her izleyici ve dinleyiciye, gelip uluslararası hukuk çerçevesinde dürüst ve ciddi bir müzakere yapmak için tam da bu tetikleyiciyi veriyor. Kuralları olmayan bir müzakere, müzakere değildir. Şiir olabilir, edebiyat olabilir. Ama müzakere değildir.
Konuşmasının bu bölümünde Dendias, Türkiye’nin Yunan-Mısır anlaşmasının ne anlama geldiğini anlamayı reddettiğini iddia etti..