Özgür Özel: AB, Türkiye’yi bir göçmen deposu olarak görmemeli

IMG_8812

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Avrupa Birliği (AB), Türkiye’yle ilişkisini göçmen pazarlıklarına hapseden, Türkiye’yi sınırın ötesindeki bir göçmen deposu olarak gören bir birlik olmamalıdır” dedi.

Özel, Belçika’nın başkenti Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) grup toplantısında konuştu.

CHP lideri, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in son Ankara ziyaretinde partisiyle görüşmemesinin kurumsal riskler barındırdığını söyledi. Özel, von der Leyen’in kendisiyle tanışmak için ‘genel seçimleri kazanmalarını beklemesini’ eleştirdi.

Özel, Türkiye’nin AB’yle ilişkilerinin ‘pazarlık’ yerine ‘müzakere’ temeline dönmesi gerektiğini vurguladı.

CHP lideri ayrıca, partisinin 23 Mart’ta yapacağı önseçimle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘cumhurbaşkanlığı adaylığı unvanının resmiyet kazanacağını’ söyledi.

Özel’in konuşması özetle şöyle:

‘Türkiye’nin Avrupa’yı tercihi toplumsal da bir tercihtir’

* Tüm dünyada ve Avrupa’nın her yerinde, tam demokrasi için mücadele veren bütün siyasi aktörlerin, akımların, siyasi partilerin birbiriyle diyalog ve dayanışma içinde olması gerektiği bir dönemdeyiz.

* Ortak akıl yerine, sözde güçlü liderliği ön plana çıkarmaya yönelen bu anlayış, tüm dünyaya yayılıyor.

* Ülkemizde verdiğimiz mücadele, partimizin kuruluş ilkelerinin ve hedeflerinin yanı sıra AB’nin ortak değerleriyle de örtüşmektedir. Ortak değer ve hedeflerin yanında ortak risk ve tehditlerimizin olduğunu da söylemek yanlış olmaz.

* Avrupa’yla Türkiye’nin çok yönlü bir ilişkiye ve karşılıklı dayanışmaya olan gereksinimleri hiç değişmemiştir. Türkiye’nin Avrupa’yı tercihi yalnızca tarihsel, siyasal ve stratejik bir karar değildir. Bu aynı zamanda toplumsal bir tercihtir. İktidarların tutumu ve ülkedeki siyasetin AB ile ilişkileri nasıl konumlandırdığı doğrudan seçmen tercihlerine de yansımaktadır.

* AB, Türkiye’yle ilişkisini göçmen pazarlıklarına hapseden, Türkiye’yi sınırın ötesindeki bir göçmen deposu olarak gören bir birlik olmamalıdır. Türkiye, savaşlar ve iklim krizleriyle doğudan gerçekleşecek büyük göç baskınını kendi topraklarında tutan, karşılığında Batı’dan ekonomik yardım ve siyasal destek alacak bir ülke olarak görülmemelidir.

‘AB ile Türkiye demokrasi kültürünün inşası için el ele vermeli’

* Tüm bunlarla birlikte son dönemde dünyanın içinde bulunduğu şartlar, AB ile Türkiye’nin kuracağı ilişkinin savunma işbirliği ayağını da her zamankinden önemli bir zemine oturtmuştur.

* Dün bu kapsamlı ilişki gereksinimini görmezden gelerek, ilişkileri tek ve öncelikli konu görülen sığınmacılar sorununa indirgeyen yaklaşım, daha da gecikmeden terk edilmelidir.

* Hatırlamalıyız ki demokratik değerlere, ilke ve normlara bağlı aktörler müzakere eder, pragmatizmi benimseyen aktörler ise pazarlık eder. Unutmamak gerekir ki kolay yoldan elde edilmiş pazarlıkçı kazançlar, kolay bir şekilde kaybedilebilir. AB ile Türkiye arasındaki ilişki, bir an evvel ilke, norm ve değerler temelli bir zemine dönmeli ve iki taraf karşılıklı olarak, demokratik ideallerin ve demokrasi kültürünün inşası için el ele vermelidir.

‘Türkiye AB’nin yeni üyelerinden daha köklü bir demokratik geleneğe sahip’

* Yaşadığımız belirsizlikler çağında, küresel dengelerin yeniden kurulduğu bir anda Türkiye’nin stratejik öneminin arttığının farkındayız. Türkiye, önemli bir jeopolitik konumdadır. Bu belirsizlik ve küresel jeopolitik gerginlik ortamında Türkiye’nin demokratik, güvenilir ve öngörülebilir, çevreye saygılı, istikrarlı, kurumları güçlü bir ülke olması ve bu ülkenin Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası olması, hem bizlerin hem de Avrupa’nın yararınadır. Türkiye, dinamik ekonomisi, genç nüfusu, canlı ve direngen bir sivil toplum dinamizmiyle AB’nin birçok yeni üyesinden daha köklü bir demokratik geleneğe dayanan bir ülkedir.

‘Cumhurbaşkanlığı adaylığı resmiyet kazanacak’

* İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu 23 Mayıs 2025 tarihinde 1 milyon 700 bin üyemizin doğrudan sandık başına gideceği bir ön seçim süreciyle Cumhurbaşkanlığı adaylığı unvanını resmen kazanacaktır. Ön seçim sürecinin tamamlanmasıyla birlikte yapılacak ilk genel seçimlerde yarışacak isimlerin belirginleşeceği inancı içindeyiz. Seçimlere ilişkin tek belirsizlik seçim tarihidir.

* Parti demokratik, barışçıl, laik, İnsan haklarına ve hukukun üstünlüğüne saygılı bir Türkiye arzuluyor. Biz böyle bir Türkiye’nin hayallerini kuruyor, böyle bir Türkiye için mücadele ediyoruz. Avrupalı siyasetçiler nasıl bir Avrupa hayal ediyorlar? Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ilişkinin bu sıradan bağımsız olarak düşünülmeyeceği kanaatindeyim.”

Exit mobile version