Özel okul fiyatları en çok zamlanan kalem oldu: ÖZKUR-BİR nedenini açıkladı

IMG_1066

TÜİK’in Eylül ayı verilerine göre en yüksek fiyat artışı yüzde 61,67 ile üniversite eğitiminde görüldü. Özel Öğretim Kurumları Birliği Derneği (ÖZKUR-BİR) Yönetim Kurulu üyesi Pelister, bu artışların nedenini personel, döviz ve enerji maliyetlerindeki zorunlu yükseliş olarak açıkladı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Eylül ayında fiyatı en fazla yükselen kalem üniversite eğitimi oldu. Tüketici fiyatları açısından yüzde 61,67 artış kaydedilen yükseköğretim, diğer tüm kalemlerin önüne geçti. Özel Öğretim Kurumları Birliği Derneği (ÖZKUR-BİR) Yönetim Kurulu Üyesi Bilgin Pelister, bu artışın keyfi olmadığını, eğitimdeki maliyetlerin zorunlu yapısal sonuçları olduğunu vurguladı.

Pelister’e göre eğitim harcamalarını sadece okul ücretleriyle sınırlamak, tabloyu eksik okumak anlamına geliyor: “Eğitim dediğimizde sadece özel okulları düşünmemek gerekir. Bu kalem; özel okullar, vakıf üniversiteleri, kurslar, yurtlar, kırtasiye, servis ve kıyafet gibi alt başlıklardan oluşur. Dolayısıyla TÜİK’in açıkladığı artış, bu bütün yapının yansımasıdır.”

Cnbce’den Günce Nur İnce’nin haberine göre Pelister, TÜİK verilerindeki genel düşüş eğilimine rağmen eğitimdeki yüksek oranın hala sürdüğüne dikkat çekti: “Geçen yıl eğitim hizmetlerinde yıllık artış yüzde 94’tü, bu yıl 66’ya geriledi. Bu 28 puanlık bir düşüş ama hala diğer kalemlerin üzerinde seyrediyor.”

Ancak Pelister’in bahsettiği, artış oranı yüzde 66’ya geriliyor gözükse de yıllık enflasyonun yüzde 33,29 olduğu düşünüldüğünde, eğitim fiyatlarındaki artış manşet enflasyonun hala iki katı seviyesinde.

“Giderlerin yaklaşık yüzde 75–80’i öğretmen ve personel maaşları”

Eğitim maliyetlerini belirleyen en kritik unsurun personel ücretleri olduğunu vurgulayan Pelister, sektördeki yükün kamuya kıyasla çok daha yüksek olduğunu söyledi:

“Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinde personel gideri toplamın yüzde 80’ini oluşturuyor. Özel okullarda da durum aynı; giderlerin yaklaşık yüzde 75–80’i öğretmen ve personel maaşlarından oluşuyor. 2021 sonrası hızla artan asgari ücret, sektörün en büyük kırılma noktası oldu.”

Pelister, devlet kurumlarına kıyasla özel okulların SGK primleri ve yan maliyetlerde daha yüksek oranlarda yük taşıdığını da ekledi.

“Enerji, yemek, servis ve kira giderleri de enflasyonla paralel biçimde yükseliyor”

Eğitim sektöründe dövize endeksli maliyetlerin arttığını belirten Pelister, dijitalleşmenin de yük getirdiğini ifade etti:

“Bugün öğretmen maaşları zaten hizmet sektörünün en hızlı artan kalemlerinden biri. Buna bir de dövizle alınan kitap, yazılım ve lisans ücretleri ekleniyor. Enerji, yemek, servis ve kira giderleri de enflasyonla paralel biçimde yükseliyor. Dolayısıyla özel okullardaki fiyat artışları bir tercih değil, sürdürülebilirlik gereğidir.”

“Dolaylı olarak devletin yükünü artırır”

Pelister, artan maliyetlerin sadece kurumları değil, eğitim sisteminin bütününü tehdit ettiğini vurguladı:

“Her fiyat artışı, eğitim sektöründe daralmaya, istihdam kaybına ve ticari zorluklara neden oluyor. Yaklaşık 1,5 milyon öğrenciye hizmet veren özel okullar, devletin derslik ve öğretmen açığını kapatmada çok önemli bir rol üstleniyor. Bu kurumların zora girmesi, dolaylı olarak devletin yükünü artırır.”

Pelister’e göre özel eğitim kurumlarının sürdürülebilirliği artık sadece bir ticari konu değil, ulusal eğitim sisteminin bütünlüğünü koruma meselesi haline geldi.

“Hem kurumlar hem aileler zorlanıyor”

Son olarak Pelister, fiyat artışlarının geçici çözümlerle yönetilemeyeceğini belirterek şunları söyledi:

“Sektör, yapısal maliyetlerle boğuşuyor. Ücret politikaları, enerji giderleri ve döviz bazlı materyal maliyetleri kontrol altına alınmadığı sürece bu artışlar devam eder. Ancak bu durumun kazananı yok; hem kurumlar hem aileler zorlanıyor.”

Exit mobile version