İran’da nükleer belirsizlik büyüyor, savaş hazırlıkları hızlanıyor

IMG_1327

BM yaptırımlarının ardından Avrupa ile nükleer müzakereleri reddeden İran, ABD’ye olası diyalog için kapıyı kapatmadı. Ülkede NPT’den çekilme tartışmaları ve İsrail-ABD tehditlerine karşı askeri hazırlıklar hız kazandı.

BM Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2231 sayılı kararı kapsamında yer alan “snapback” mekanizması, 2015’teki nükleer anlaşmanın Avrupalı tarafları İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından işletilmesinin ardından anlaşma sağlanamayınca 28 Eylül’de devreye girdi.

Bu gelişmelerle, 2015’teki nükleer anlaşma olarak adlandırılan Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) çerçevesinde kaldırılan İran’a yönelik BM yaptırımların otomatik olarak yeniden yürürlüğe girmesiyle, ABD ve Avrupa’nın tek taraflı yaptırımları artık BM üyesi tüm ülkeleri ilgilendiren uluslararası yaptırımlara dönüşmüş oldu.

Ancak BMGK Daimi üyeleri Rusya ve Çin ise İran’a getirilen yaptırımların “hukuka aykırı” olduğunu açıkladı.

Avrupa ülkelerinin diplomatik çözüm sürecini engellediğini öne süren İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, 6 Ekim’deki basın toplantısında, Avrupa ile nükleer müzakere planı olmadığını, ABD ile görüşmelere açık olduklarının mesajını verdi.

İran’da nükleer gerilim tırmanıyor: UAEA ile işbirliği durdu, NPT’den çıkış sesleri yükseliyor

BM yaptırımlarının geri getirilmesinin ardından İran Meclisinde hazırlanan ve hükümetin karşı çıkmasına rağmen NPT’den çıkışı öngören yasa tasarısı tartışmaları yoğunlaştı.

Tasarı, ülke içinde sert tartışmalara yol açarken, hükümet yetkilileri uygulamanın risklerine dikkati çekiyor.Bununla birlikte İran ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) 9 Eylül’de Mısır’ın başkenti Kahire’de imzaladığı ve Tahran’ın nükleer tesislerinde denetimlerin yeniden başlatılmasını öngören anlaşma da yaptırımların gelmesinin ardından İran tarafından askıya alındı.

Şu anda İran’da nükleer denetimler yapılmazken bu durum da Tahran’ın nükleer programını belirsizliğe sürüklüyor.

“Tüm hasarları onardık, olası bir saldırıya karşılık vermek için tam hazırlıklıyız”

İran’da İsrail ve ABD’den gelen askeri saldırı tehditleri de gündemdeki diğer önemli konu başlıklarını oluşturuyor. Son olarak, füze operasyonlarından sorumlu Devrim Muhafızları Ordusu Hava Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Mecid Musevi, “Tüm hasarları onardık, olası bir saldırıya karşılık vermek için tam hazırlıklıyız.” dedi.

Diğer yandan bir süredir İran’a Rusya’dan askeri kargo uçaklarıyla sevkiyatlar yapıldığına dair haberler ülke medyasında yer alsa da sevkiyatların içerik bilgisi ise paylaşılmadı.

İran medyasında, ABD’nin uyguladığı “azami baskı” politikası çerçevesinde, bazı Arap ülkelerinin yardımıyla Basra Körfezi’nde İran’a bağlı petrol tankerlerine el koymayı planladığı iddiaları yer aldı.

ABD’nin bölgeye askeri yığınağının bu kapsamda yapıldığı öne sürülürken bu iddialar, 28 Eylül’de yeniden yürürlüğe giren 2010 tarihli BMGK yaptırım kararında söz konusu el koymalara olanak sağlayan maddelerin bulunduğunu akıllara getirdi.

Tahran yönetiminin, olası girişimlere karşı bölgedeki Arap ülkelerini uyardığı ve savunma hazırlıkları kapsamında Körfez’de stratejik öneme sahip Ebu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tunb adalarına gemisavar füzeleri yerleştirdiği bildirildi.

“Amerikalılar çekici alıp müzakere masasını yıktı”

İranlı uzmanlar, tüm bu gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi.

Tahran Üniversitesi Uluslararası Çalışmalar Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fuad İzedi, İran’ın nükleer meselede müzakerelere kapalı olmadığını dile getirdi.

İzedi, İsrail’in hazirandaki saldırılarından hemen önce ABD ve Avrupalılarla müzakere sürecinin sürdüğüne işaret ederek “ABD’nin İran’a karşı operasyonunun adı Gece yarısı Çekici’ydi. Amerikalılar çekici alıp müzakere masasını yıktılar.” dedi.

Savaşın sona ermesinin ardından İran’ın Avrupa ülkeleriyle müzakerelere yeniden başladığını hatırlatan İzedi, şunları söyledi:

“Avrupalılar, ABD ile işbirliği yaparak, snapback mekanizmasını işlettiklerini ve İran’a yaptırımları yeniden başlattıklarını iddia ettiler. Dolayısıyla İran, diplomasi sürecinde sorumsuz davranan Avrupalıları hoş karşılayacak bir ruh halinde değil çünkü Avrupalılar ABD’den bağımsız hareket edemiyor.

Bu yüzden Avrupalılarla müzakere etmenin bir anlamı yok. İran’ın ABD ile yaşadığı deneyim de oldukça acı vericiydi. Dolayısıyla İranlı liderlerin geçmişte başarısız olmuş yöntemleri kullanmak yerine daha ciddi şeyler öngördüğünü düşünüyorum.”

“NPT’den çekilme ihtimali mümkün”

Tahran’ın NPT’den çekilme kararı alıp almayacağına ilişkin ise İzedi, “Çok sayıda milletvekili, NPT’nin İran’a hiçbir fayda sağlamadan zorluklar yarattığı için İran’ın bu anlaşmadan ayrılması gerektiğini söyledi.” ifadelerini kullandı.

İranlı akademisyen, Avrupa ülkeleri ve ABD’nin diplomasi sürecini yürütme biçimi ve daha önceki müzakerelerin başarısız deneyimlerinin İran’da devletin farklı organlarını birbirine yakınlaştırdığını savunarak NPT’den çekilme ihtimali mümkün olduğunu söyledi.

“İran’a tekrar saldırabilirler”

İsrail ve ABD’nin İran’a yeniden saldırma ihtimalini de değerlendiren İzedi, “İran’a tekrar saldırabilirler ancak bence İran’daki hesap, bu sefer karşı tarafa pişmanlık duyacakları ciddi bir maliyet çıkarmak.” görüşünü dile getirdi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun önceki gün İran’ın ABD’ye ulaşacak kapasitede füze geliştirdiğine dair iddialarının ardından, İranlı bir milletvekilinin, İran lideri Ali Hamaney’in füze menzili kısıtlamasını kaldırdığını öne sürmesine dair soruya İzedi, “füzelerin menzilini sınırlayan uluslararası bir yasa olmadığını ve İran’ın uzun menzilli füzeler geliştirebileceği” cevabını verdi.

İzedi, ABD’nin İran’a bağlı petrol tankerlerine el koyma planları olduğu yönündeki iddialara ilişkin ise bu durumun Körfez’de ABD ile İran arasında çatışmaya yol açacak tehlikeli bir durum oluşturacağını ve İran’ın buna askeri karşılık vereceğini söyledi.

Tahran İslami Azad Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hamid Ruşençeşm ise snapback mekanizmasının işletilmesinin ardından Avrupa ülkelerinin İran ile nükleer meselenin çözüm sürecindeki rollerini kaybettiğini belirtti.

İran nükleer meselesinin bir İran-ABD denklemi olduğunun herkes tarafından bilindiğini söyleyen Ruşençeşm, “İran ve ABD’nin anlaşması halinde nükleer meselenin çözülme ihtimalinin olduğunu zaten gördük. Dolayısıyla İran, nükleer meseleyi çözmek için bir kez daha Amerikan tarafına başvuracaktır.” diye konuştu.

NPT’den çekilme konusunda Meclis ve hükümetin ayrı görüşlere sahip olmasının Mecliste muhafazakarların hükümette ise reformcuların etkinliğinden kaynakladığını aktaran Ruşençeşm, bu iki kanadın dış politika alanında belirgin farklılıklar gösterdiğini ancak hükümet ve Meclisin iki farklı dış politika yaklaşımının birbirini tamamladığını savundu.

Ruşençeşm, NPT’den çekilmenin hem İran’ın nükleer programı konusundaki niyetleri hakkında uluslararası belirsizliği artıracağına hem gerilimi tırmandırabileceğine dikkati çekerek İsrail’in saldırılarından sonra İran’ın nükleer meseleyi çözme yaklaşımının daha da karmaşık hale geldiğini kaydetti.

Hürmüz Boğazı’nda çatışma ve gerginlik

İranlı akademisyen, ABD’nin İran’a ait tankerlere müdahale ihtimalinin gerçekleşmesi halinde durumun çatışmaya dönüşeceğini iddia ederek şöyle devam etti:

“Hürmüz Boğazı’nda çatışma ve gerginlik olasılığı oldukça yüksek. Eğer tekrar bir savaş çıkarsa, ki bu yüksek bir ihtimal gibi görünüyor, bu sefer Hürmüz Boğazı ve Basra Körfezi’nin Aden Körfezi ile aynı anda sürece dahil olacağı da açık.”

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Saman Niyazi de İran’ın başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerle müzakerelerde rasyonel ilkelerden kaçınmadığını ve meselenin diplomatik çözümü için çalışırken İsrail ve ABD’nin saldırılarına uğradığını ifade etti.

Müzakere konusunda ABD’ye karşı derin güvensizlik duyulduğunu, İsrail ve ABD’den gelen tehditler kapsamında da İran’ın askeri hazırlıklarını sürdürdüğünü aktaran Niyazi, “İster siyasi, ister sosyal, ister askeri olsun, İran, her türlü senaryoya hazır.” dedi.

NPT’den çekilme ihtimaline ilişkin Niyazi, “NPT, İran’ın masasındaki seçeneklerden biri. İran liderleri bunu ulusal çıkarlarına uygun gördüğü zaman kullanır. İran’da ulusal çıkarlar konusunda devletin kurumları arasında herhangi bir ihtilaf bulunmuyor.” görüşünü dile getirdi.

Exit mobile version