Hollandalı ressam Johannes Vermeer’in İnci Küpeli Kız tablosunun gizemi ‘360 yıl sonra çözüldü’.
Vermeer’in 1665’te yarattığı İnci Küpeli Kız resmi ‘Kuzeyin Mona Lisa’sı’ olarak da tanınıyor.
Hollanda’nın Lahey kentindeki Muritshuis Kraliyet Resim Galerisi’nde sergilenen resim tarihteki en ilgi çekici eserlerden biri.
1632-1675 arasında yaşayan Vermeer, ‘günlük hayatın sıradan ayrıntılarını ışığı ustaca kullanarak’ resmetmesiyle ünlü. Serginin eş küratörlerinden Pieter Roelofs’un BBC’ye söylediği gibi sanatçı için ‘sembolizm‘ de çok önemli.
‘İnci Küpeli Kız’, Hollanda’ya ait bir sanat türü ‘Tronie‘; isimsiz bir figürün ilginç bir kostüm içinde doğal biçimde resmedilmesiyle yapılmış.
Başındaki örtü kızı egzotik ve mazide kalmış bir karakter olarak gösterirken inci manevi saflığı ve dünyevi güzelliği aktarıyor. Ceketi, gölgeli alanlarda gri/mavi ve doğrudan ışıkta altın rengi görünen yanardöner bir kumaştan yapılmış.
Vermeer’in sembolik bir sanat dili kullandığı biliniyor. Bu resimdeki modelinde, bir ressamın sanatının temeli olan üç ana renk görülüyor: Kırmızı dudaklar ve sarı ve mavi renkte giysiler. Vermeer’in resminde kız bize bakıyor ve ağzı hafif aralık. Aynı zamanda her an karanlıkta kaybolacak gibi. Mükemmelliğin hem cazip hem ulaşılmaz oluşunun somutlaşmış hali.
The Telegraph gazetesinin haberine göre modelin kimliği belli oldu.
İngiliz sanat tarihçisi Andrew Graham-Dixon, Vermeer’in Hollanda’nın Delf kentinde yaşayan Pieter van Ruijven ve Maria de Knuijt çiftine çalıştığını keşfetti. Tarihçi, ünlü resimdeki modelin de çiftin kızı Magdelene olduğunu söylüyor.
‘360 yıl sonra gizemi çözdüğünü’ belirten Graham-Dixon kitabında Maria de Knuijt’in Vermeer’in baş müşterilerinden biri olduğunu belirtiyor.
İkilinin aynı tarikata mensup olduğunu da öne süren tarihçiye göre sanatçının eserlerinde bu tarikatın izlerini görmek de mümkün.
Zira üye oldukları ‘Collegiants’ adlı tarikat kadın-erkek eşitliğini savunuyor. Tarihçi de Vermeer eserlerinde bolca kadın modelin kullanılmasını bu duruma bağlıyor.