Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti’den gelecek ‘devleti yöneteceği bir makam’ teklifini kabul edeceğini söyledi: “Bir vatan görevi gibi yaparım.”
NOW TV’de ‘Çalar Saat’ programında İlker Karagöz’ün konuğu olan Davutoğlu, “İktidar davet gelse kabul eder mi?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
* (Karagöz’ün “Üst düzey yetkililer ‘Hocasız olmaz’ derse” sözü üzerine) Diyorlar, hiç tereddüt etmem. Bir yere gelmek adına değil, Türkiye’yi kurtarmak adına. Göreve de bakarım. Ben başbakanlık gibi görevi bırakmış bir insan. Son derece yapay, sembolik ve sadece bana bir makam verecek bir görevi kabul eder miyim.
* Ama deseler ki; “Türkiye darda, zorda, size ihtiyaç var”. Allah aşkına bir vatanperver olarak buna gözümü kırpabilir miyim?
* Şu an benim partim var, bir yere gitmek adına söylemiyorum. Gelecek Partisi’nin ülke yönetimine talip olmak için kurduk. Elhamdüllilah ciddi başarılar da elde ettik. Grup başkan vekilimiz Selçuk Özdağ yurtdışında Türkiye en iyi muhalefet milletvekili seçildi. Bunu Gelecek Partisi’nden aldığı güçten, benim duyduğum güvenden aldı.
* Birisi der ki, benim eski partim; size gerçek anlamda, devleti yönetmek, öyle sembolik bir görev değil. “Devleti yönetmek adına size ihtiyacımız var” derse ben buna hayır diyebilir miyim? Ama aynı zamanda siyasi ahlak yasasını, ihale, imar yasasını isterim.
‘İstiyorlar ki eski arkadaşlarımıza hasım olalım’
* Ben başbakanken Kılıçdaroğlu’nu, CHP’yi düşman görmedim. Devleti birlikte yönettiğim cumhurbaşkanının düşmanı, hasmı olabilir miyim? Onlar “Gel konuşalım” dediğinde “Hayır” diyebilir miyim? İstiyorlar ki eski arkadaşlarımıza hasım olalım, yok böyle bir şey.
* İktidar da şunu demez; “Hoca makam peşinde, biz de onu tatmin edelim”. Bilirler ki ben göstermelik bir makama talip olmam, kabul etmem. Ama gerçekten içi dolu bir görev varsa onda da hiç terreddüt… Ülke zor durumda.
* Devleti tanıyorum, biliyorum. Bırakmış olduğum 2016’yla, şu zamanı herkes kıyaslasın. Görev tanımına bakarım. Hukuk, ekonomi, siyaset bütün bunları reform etmek lazım. Bana denirse ki; “Devlet darda, ülke ekonomisi iflas noktasında, gelin şu devleti restore edelim”. Hiç tereddüt etmem.
* Ama “Gel devlette şurada otur, yaptıklarımızı meşrulaştır ve bir makam sahibi ol” denirse, ben sembolik görevler istemem ama bu yetkilerle görev talep edilirse prensipleri doğru konmuş olmak üzere devlete sahip çıkmayı devlet adamlığının gereği olarak sayarım.
* Çok iddialı bir şey söyleyeceğim; bu devleti de kılcal damarlarına kadar tanıyan belki bir cumhurbaşkanı vardır, ikincisi de benimdir. Herkes de bilir. Göreve böyle bakar, bir vatan görevi gibi yaparım.
