AB’nin Türkiye raporu: Yargı organları seçici bir şekilde hareket ederek muhalefeti hedef alıyor

IMG_2989

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’nun 2025 ‘Türkiye Raporu’nda “Yargı organları, muhalefet temsilcileri ve seçilmiş yetkilileri hedef alarak seçici bir şekilde hareket etmiş, buna karşılık iktidar koalisyonundaki yetkililere yönelik benzer işlemlerden kaçınmıştır” dendi.

AB Komisyonunun Türkiye, Sırbistan, Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek, Kosova, Ukrayna ve Moldova’ya ilişkin son değerlendirmelerinin yer aldığı 2025 raporları bugün yayınlandı.

Türkiye için 114 sayfalık rapordan öne çıkanlar şöyle:

‘Seçilmiş muhalefet belediye başkanlarının yargılanması yerel demokrasiyi zayıflattı’

* AB’nin demokratik standartların, hukukun üstünlüğünün, yargının bağımsızlığının ve temel haklara saygının sürekli olarak kötüye gitmesine ilişkin ciddi endişeleri giderilemedi. 2025 yılının başından bu yana seçilmiş yetkililer, muhalif siyasetçiler, siyasi aktivistler, sivil toplum ve iş dünyası temsilcileri, gazeteciler ve diğer kişilere yönelik tutuklamalar ve suçlamalar, Türkiye’nin demokratik geleneğine bağlılığı konusunda giderek artan soruların ortaya çıkmasına ve yargının bağımsızlığı konusundaki endişelerin derinleşmesine neden oldu.

* Seçilmiş muhalefet belediye başkanlarının yargılanması ve görevden alınması, bazılarının yerine kayyım atanmasıyla yerel demokrasi daha da zayıfladı.

‘Yargı organları, muhalefet temsilcilerini hedef alarak seçici bir şekilde hareket etti’

* Yargı, yürütmenin kontrolü altında olmaya devam etmekte, bu ise hem yargı bağımsızlığını zedelemekte hem de yargı kararlarının niteliğini olumsuz etkilemektedir. Yargı organları, muhalefet temsilcileri ve seçilmiş yetkilileri hedef alarak seçici bir şekilde hareket etmiş, buna karşılık iktidar koalisyonundaki yetkililere yönelik benzer işlemlerden kaçınmıştır. Bu durum, yargı süreçlerinin tarafsızlığına dair şüpheleri artırmış ve hukuk sistemine duyulan kamu güvenini tarihinin en düşük seviyesine indirmiştir. AİHM’in bazı kararları hala uygulanmamış ve bazı mahkemelerse Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını yerine getirmeyi reddetmektedir. Bu durum, sistemin bütünlüğünü ve işleyişini zedelemektedir.

* Ülke, Avrupa Konseyi’nin Yolsuzluğa İlişkin Medeni ve Ceza Hukuku Sözleşmeleri, Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO) tavsiyeleri ve BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi uyarınca yolsuzluğun önlenmesi ve kontrolü için bir çerçeve oluşturmadığı gibi, bu yönde herhangi bir yolsuzlukla mücadele kurumu da tesis etmedi.

‘Birkaç yıl sonra ilk kez bir siyasi parti başkanı kamuya açık konuşması nedeniyle yargılandı’

* Rapor döneminde, gazeteciler, yazarlar, avukatlar, akademisyenler, insan hakları savunucuları ve diğer eleştirel fikirler hakkında, terörizme destek iddiasıyla yürütülen soruşturmalar, davalar ve mahkumiyetler yoğunlaştı. Birkaç yıl aradan sonra ilk kez, görevdeki bir siyasi parti başkanı kamuya açık konuşması nedeniyle yargılandı. Muhalefet siyasetçilerine yönelik yargılamalar devam etti ve bir muhalefet partisine karşı soruşturma başlatıldı.

* 2022’de yasalaşan Dezenformasyon Yasası gibi siber güvenlik konusunda çıkarılan yeni yasa da belirsiz hükümleri ve bağımsız denetim eksikliğinden dolayı temel hak ve özgürlüklerin daha da kısıtlanmasına yol açabileceği konusunda ciddi endişeler doğurmaktadır.

‘Dış politikada uyum konusunda az irade gösterse de AB’yle somut diyaloğa açık’

* Türkiye, dış politikasını AB ile uyumlaştırma konusunda çok az siyasi irade gösterse de dış politika ve bölgesel konularda AB’yle somut bir diyaloğa daha açık görünmüştür.

* (AB’nin ortak dış ve güvenlik politikasına) Uyumu iyileştirmeye yönelik herhangi bir çaba gösterilmemesi, Türkiye’nin AB’ye katılma yönündeki stratejik hedefine aykırıdır.

* Türkiye, Rusya’ya karşı AB’nin yaptırımlarıyla uyumlu hareket etmemekte. Ancak, Rusya’ya yönelik yaptırımların Türkiye üzerinden aşılmasını önlemeye yönelik adımlar attı.

‘Temel demokratik süreçlere bağlılık sorgulanmaya başlandı’

* Özellikle hukukun üstünlüğü ve yerel yönetim gibi önemli alanlarda demokratik gerileme yeniden başladı. Cumhurbaşkanlığı sisteminin yapısal eksiklikleri ve yürütme ile yargı arasındaki yetersiz güçler ayrılığı hala çözülememişken, temel demokratik süreçlere bağlılık sorgulanmaya başlandı.

* Muhalefet partilerinin yasama tartışmalarının gündemini şekillendirme gücü sınırlı kalmıştır. Yürütmenin parlamenter denetimi hala çok zayıftır. Milletvekilleri, cumhurbaşkanına değil, sadece cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanlara yazılı sorular yöneltebilmektedir.

* Ayrıca, standart cumhurbaşkanlığı kararnameleri, kamu politikaları üzerinde önemli etkileri olmasına rağmen parlamenter denetim kapsamı dışında kalmaktadır. Venedik Komisyonu, yasamanın kamu harcamaları üzerindeki denetiminin güçlendirilmesi gereğine dair açık uyarıda bulunmuştur.

‘Artan soruşturmalar sindirme ikliminin oluşmasına katkıda bulunmuştur’

* CHP belediye başkanları ve üyeleri hakkında artan sayıda soruşturma ve davayla karşı karşıya kalmış ve bu durum muhalefete yönelik sindirme ikliminin oluşmasına katkıda bulunmuştur. AİHM’in derhal serbest bırakılmaları yönündeki bağlayıcı kararına rağmen, HDP’li eski milletvekillerinden bazıları, iki eski eş başkan dahil hala tutuklu.

* Ayrıca, Gezi davasında tutuklu olan ve milletvekili seçilmiş bir hükümlünün serbest bırakılmasını öngören Anayasa Mahkemesi kararı henüz uygulanmamıştır. HDP’ye karşı, terörle ilgili suçlamalara dayanan ve 451 parti üyesi hakkında siyasi yasak talep eden kapatma davasıysa Anayasa Mahkemesi’nde devam ediyor. DEM Parti de artan baskılara maruz kalmaya devam ediyor.

‘Hükümetin terörle mücadele sürecinde insan haklarına saygı göstermesi gerekmekte’

* Hükümetin terörle mücadele etme hakkı ve sorumluluğu bulunmakta. Ancak bu süreçte hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı göstermesi gerekmektedir. Güvenlik güçleri tarafından insan hakları ihlallerinin devam ettiği bildirilmiştir. Kürtlere yönelik nefret suçları devam etti. Diyarbakır’ın Sur ilçesi ve bölgedeki mülkiyet haklarıyla ilgili idari başvurular ve yargı süreçleri devam ediyor. Terör tanımının geniş yorumlanması ve Kürt meselesi üzerinde çalışan gazetecilere, siyasi muhaliflere, baro temsilcilerine ve insan hakları savunucularına yönelik adli ve idari baskı uygulamaları devam etmektedir.

‘Gayrimüslim ve Alevi topluluklar için tüzel kişilik eksikliği hala çözülmedi’

* Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü konusunda iyileştirmelerin yapılması gerekiyor. Venedik Komisyonu’nun, Rum Ortodoks Ekümenik Patrik’in ‘Ekümenik’ unvanını kullanmasına izin verilmesi yönündeki tavsiyesi tutarlı bir şekilde uygulanmamıştır. Gayrimüslim ve Alevi topluluklar için tüzel kişilik eksikliği hala çözülmemiş bir sorun olarak devam ediyor ve özellikle ibadet yerlerinin hukuki statüsünün bulunmaması bu durumun önemli bir boyutunu oluşturuyor.

‘Vize serbestisi yol haritasında ilerleme kaydetmedi’

* “Türkiye’nin vize politikasını AB’nin vize politikasıyla daha fazla uyumlu hale getirmesi gerekmektedir. Türkiye, vize serbestisi yol haritasında yerine getirilmemiş altı kriteri karşılama konusunda ilerleme kaydetmedi. Türk vatandaşları hala vizeye tabidir. Bununla birlikte, Avrupa Komisyonu, 15 Temmuz 2025 tarihinde, Türk vatandaşlarının Schengen vizelerine başvurmasını kolaylaştırmak amacıyla kademeli (cascade) kuralı olarak adlandırılan kuralları kabul etti.

Exit mobile version