ABD’nin dış politikası Güney Kafkasya’da da geri tepti

IMG_1725

Sabah gazetesi yazarı Bercan Tutar’ın Gürcistan seçimlerini konu olduğu yazısında, ABD’nin dış politikasının Güney Kafkasya’da da geri teptiğini vurguladı.

Gazeteci Tutar’ın ‘Gürcistan başardı darısı Kiev’in başına‘ başlıklı yazısı şöyle;

“Atlantik liderliğindeki dünya çözülüyor. Çünkü bu blokun lideri konumundaki ABD’nin projeleri birer birer tıkanıyor. Haliyle Doğu Avrupa, Ortadoğu, Orta Asya, Hint-Pasifik, Kuzey ve Orta Afrika, Sahel Bölgesi ile Latin Amerika’dan sonra Amerikan dış politikası kilit jeopolitik öneme sahip Güney Kafkasya’da da geri tepmeye başladı. Bunun en sıcak örneği ise Gürcistan.

Unutmayalım ki Gürcistan, şu anki Ukrayna gibi ABD’nin çıkarları için 2008’de Rusya ile savaşa tutuştuğu için parçalandı. Osetya ve Abhazya bölgelerini kaybeden Tiflis’e ABD ve Avrupa sahip çıkmadı. Kaderine terk edilen Gürcistan, Batı’nın nüfuz alanından uzaklaştıkça yeniden toparlanabildi.

Bu toparlanmanın lokomotifi ise 19 Nisan 2012’de milyarder işadamı Bidzina İvanişvili tarafından kurulan Gürcistan Rüyası-Demokratik Gürcistan Partisi oldu. Aynı yıl yapılan seçimlerdeki başarısıyla koalisyon hükümetinin parçası oldu. Ardından 2016 ve 2020 seçimlerini tek başına kazandı.

Son olarak Gürcü Rüyası, 26 Ekim 2024’teki parlamento seçimlerinden tarihi bir zaferle çıktı. Hem de Batı’nın onca karşıt propagandasına, siyasi ve ekonomik müdahalelerine rağmen. En yakın rakibinden 5 kat fazla oy aldı.

Gürcistan’ın Batılı Devlet Başkanı Salome Zurabişvili, cumartesi günü yapılan seçim sonuçlarını tanımadığını söyledi. Paris’te doğan ve 2004’te vatandaşı olmadığı Gürcistan’ın en üst düzey diplomatı pozisyonuna getirilen Zurabişvili, cumhurbaşkanı olmadan önce Fransa’nın Gürcistan büyükelçiliği de dahil uzun yıllar Fransa dışişlerinde çalışmış bir isim.

Paris doğumlu Zurabişvili’nin işte tam da bu nedenle devlet başkanı olduğu Gürcistan gerçeğine hâlâ Fransız kalması şaşırtıcı değil. Bizde de Zurabişvili gibi aidiyeti sorunlu ve Batılılaşmış kodlara sahip siyasetçi, monşer, bürokrat ve hatta ‘devlet adamları’ndan mebzul miktarda var.

Oryantalist refleksleri keskinliğini koruyan Zurabişvili, Rusya’nın sandıklara karıştığını iddia ederek Gürcü halkını seçim sonuçlarına karşı çıkmaya ve protestolara katılmaya çağırdı.

Oysa resmi sonuçlara göre Gürcü Rüyası Partisi oyların yüzde 54’ünü alırken rakibi muhalif parti ancak yüzde 11 oy alabildi. Bu devasa farka rağmen Zurabişvili sonuçları tanımadığını söyleyebiliyor. Bu ‘NATO kafa NATO mermer’ tutumuyla dört dörtlük bir vesayetçi ve darbeci zihniyetini temsil ediyor.

Zurabişvili de onu oraya atayan emperyalist güçler de çok iyi biliyor ki Gürcü halkının iradesini yansıtan sandık sonuçları Avrupa ve ABD hegemonyasından kesin ve keskin bir kopuşa işaret ediyor. Dolayısıyla vesayetçi zihniyetin temsilcileri, Batı uygarlığının en doğudaki kalesi Gürcistan’ın düşmesi nedeniyle travma yaşıyor. Zira dört milyon nüfusuna rağmen Avrupa ve Asya’nın kesiştiği Gürcistan büyük bir stratejik öneme sahip.

ABD ve Avrupa, Gürcistan’ı şimdiye kadar özellikle İslam ve Hıristiyanlık sınırlarında yer alan Rusya, Türkiye ve İran gibi rakip güçlere karşı bir cephe olarak kullandı. Batı için paha biçilmez bir ileri karakoldu.

Ne var ki Batı’nın ipiyle indiği kuyudan çıkmayı başaran Gürcistan, coğrafyasını değiştiremezse de siyaset ve stratejisini dönüştürerek bundan sonra emperyal projelerin taşeronu ve kurbanı olmayacağını ilan ediyor. Hâsılı kelam, darısı Ukrayna ve diğer emperyalist kuklaların başına diyelim. Çünkü ancak Batı’nın vesayetinden kurtulabilen ülkeler istikrar, barış ve huzura kavuşabiliyor. Gürcistan modeli bize bunu yeniden hatırlatan en somut örnek niteliğinde.”

Exit mobile version